“Üretim Yönetiminde Simülasyon Analizi” adlı doktora tezim 1978’de kabul edilmişti. 41 yıl sonra sayın E. İmamoğlu, 1 nisanda “Yaptığım Simülasyona göre sonuç değişmez, İstanbul Belediye Başkanı seçildim” diyerek gündeme getirdiği simülasyon, usulüyle yapılırsa gerçeği verir. Bugün dünyada savaşların sonucu bile simülasyonla ön görülmektedir
*************
Halkın organizasyonuna DEVLET denir. Halk, referandumda “Kim hangi araçları kullanarak hangi işleri yapmaya yetkilidir” önerisini kabul eder ve devlet kurulmuş olur. Sonra anayasaya uygun yasa ve yönetmeliklerle devlet işler. Kim olursa olsun yasalara uymazsa, halka dayatmış ve suçlu duruma düşmüş olur
Fatiha Suresinin
anlamına parantez içindekileri de ekledim.
1- Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
2- Hamd; Âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.
3- (O Allah) Rahmân ve Rahîm’dir.
4- Din (ödül ve ceza) gününün sahibidir.
5- (Ey Allah’ım) Biz yalnızca Sana ibadet eder
ve yalnızca Sen’den yardım dileriz.
6- Bizi dosdoğru yola ilet. (Bizi dosdoğru yol
olan müspet bilim yoluna ilet)
7- Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna
ilet, gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil. (Kendilerine nimet
verdiğin kimselerin yoluna ilet gazaba uğrayanların ve müspet bilimden
sapanların yoluna değil)
***********
İş yaparken kullanılan
bilgi, politika, yöntem ve araçların tümüne, TEKNOLOJİ denir. Teknolojiler,
dörde ayrılır:
İlkel teknolojiler
Hantal teknolojiler
İleri teknolojiler
Nano teknolojiler
Ayrıntının ayrıntısının ayrıntısını da ölçen ve
gösteren teknolojilere NANO teknoloji denir.
Uygarlık ayrıntıdadır. Bilgide, politikada ve
yöntemde ayrıntıya inebilen ülkeler uygardır.
Bilgi, politika ve yöntem olarak bir seçim ve
sayımı bile yapamayan ülkelere, varın siz bir sıfat bulun!
***************
Bu çağda bilgi, tek başına GÜÇ haline gelmiştir. İran bile, ulaştığı NÜKLEER bilgi ve teknolojisiyle, ABD’ye kafa tutar duruma gelmiştir.
“Bilmediğiniz, sizi asla incitmez.” Gerçeğin farkında değiliz, incinmiyoruz, rahatız. Bu çağda seçim ve sayım hileleriyle kaptırmış gidiyoruz
*************
Verimsizlik, tıkanma ve durma hali yaşayan kurumların yeniden yapılandırılmasına, REFORM denir. Sayın B. Albayrak’ın bugün açıkladığı paket, yeniden yapılandırma değil; halka, işçiye ve memura mecburi tasarruf yaptırarak, iş aleminin fon bulma tıkanıklığını giderme politikasıdır
*************
MAKRO EKONOMİNİN ÖZETİ
Emekli, işçi, memur ve yoksulun geliri artırılırsa, talep hızla yükselir
Zenginlerin, iş aleminin ve sermayedarların geliri artırılırsa tasarruf ve yatırım hızla yükselir
Yatırım yükselirse, işsizlik azalmaya başlar
Döviz fiyatının yükselmesi, turist sayısını artırır
Yıllık büyüme oranı, yıllık işsiz artış oranından büyük olmalıdır
Çin dahil tüm ekonomiler, gelişmişliğini çok düşük işçi ücretiyle (emek sömürüsüyle) sağlamıştır
*************
PAZARLAMA YÖNLÜ HALKLA İLİŞKİLER (MPR=Marketing Public Relations)
Hedef kitleleri etkilemek için hazırlanmış planlı iletişim çabasına HALKLA İLİŞKİLER denir.
Pazarlama yöntemlerini kullanarak halk üzerinde algı oluşturmaya, pazarlama yönlü halkla ilişkiler denir
11 gündür Türk halkı üzerinde MPR yapılmaktadır
*************
Halkın isteklerine, ön yargılarına ve korkularına dayalı olarak yapılan siyaset ve destek arayışına DEMAGOJİ denir. Yerel seçim ve sayımlarda yapılan demagoji örnekleri: Beka, zillet, FETÖ, soğan, patates, varlık kuyruğu, kaydırılmış oylar, soy adına bakarak oy rengini belirleme vb.
**********
Gerçek olmadığı halde olmuş ya da varmış gibi düşünülen ve tasarlanan varlık ve olaylara DÜŞ denir. 20.yüzyılın en önemli filozofu Gilles Deleuze, “Her birimiz az ya da çok başkalarının düşlerinin kurbanıyız. Başkalarının düşlerinden sakının. Başkalarının düşü tehlikelidir” der. Kendinizi yaşayın
*************
Hakim ve savcılar, bir partinin savını savunur duruma gelirse, herkes kendi savını savunur duruma gelir. Böyle durumlarda dava, dünyada ve kamuoyunda yandaş bulamaz. Her kafadan bir ses çıkar. Hakka, adalete ve hukuka güven kalmayınca, insanların temel güvenlik ihtiyacı karşılanmaz hale gelir
*********
Gerçekleri, olayları ve sorunları algılayan, anlayan, değerlendiren, fırsata dönüştüren, çözümler üreten ve uluslararası rekabet üstünlüğü sağlayan bütünleşik yaratma yeteneğine, KURUMSAL ZEKA denir. Bu açıdan bakıldığında Türk Milli Eğitim sistemi, ileri derecede GERİ ZEKALIDIR
**********
İnsan davranışlarının yönünü; umutları, inançları, arzuları ve korkuları belirler. Olumlu güdüleme, insanların umutlarından arzularından, olumsuz güdüleme ise insanların inançlarından ve korkularından yararlanılır. Son seçimde din ve beka vurgusu korkuyu, barış dili ya da barış söylemleri arzuyu tercih etti
********
Ürünlerin dağıtım kanalındaki aracı kurumların elektronik doğrudan satışla ortadan kaldırılmasına, aracısızlaştırma (disintermediation) denir. Üretim maliyeti 20 lira olan bir kazak, en uzun aracılı dağıtımda 48 liraya satılmaktadır. Aracızlaştırmada ise, aynı kazak 28 liraya satılır
*********
HAKSIZ, HUKUKSUZ VE ADALETSİZ İNSANA VE KURUMA YAKIŞAN BİR SIFAT BULMAK ÇOK ZORDUR
“Bir günlük adalet, 60 yıllık ibadetten daha faziletlidir.” Hz. Muhammet.
MŞ SORUSU: Bir insan veya kurum hem haksız hem hukuksuz hem adaletsiz hem de yalancıysa, ona hangi sıfat uygun düşer?
*************
NE YOKSA DEMOKRASİ YOKTUR
Milli Egemenlik
Seçme ve Seçilme Hakkı
Katılım
Özgürlük
Eşitlik
Çoğulculuk
Çoğunluk
Hoşgörü
Hukuk Devleti
Kuvvetler Ayrılığı
Dürüst seçmen
Erdemli Politikacı
Adil Seçim ve Sayım sistemi
Bağımsız yargı
SORU: Türkiye’de gerçek demokrasi var mıdır?
MŞ YANITI: Son seçimlerde hiç birisi yoktu!
***********
OSMANLI DÖNEMİNDEN BİR ÖZDEYİŞ: “Osmanlıda oyun bitmez”. BİZANS’TAN BİR ÖZDEYİŞ: “Bizans oyunu”. Bizans’ı ve Osmanlıyı, saray entrikaları veya sarayların bitmez tükenmez oyunları yıkmıştır. Yapay hukuk TÜRKİYE’DEKİDİR. İnsanların sağ duyusu ya da vicdanı DOĞAL HUKUKTUR. Türk insanının sağduyusu yüksektir. Vicdanı asildir. Yeni yapay hukuk uygulamalarının da üstesinden gelir, asıl BEKA sorunu olan Hak, Hukuk ve Adalet sihirbazlarını, siler süpürür çöpe atar
********
Allah, yalnızca evreni ve içindeki canlı ve cansız varlıkları yaratmıştır. Allah indinde makam, mevki, unvan, üniforma, saray ve benzeri insan uydurmaları yoktur. Ölüm, yapaylıkları sıfırlar. Ölenin bıraktığı iyi veya kötü anılar, bilinçlerde yaşamaya devam eder. Bilinçlerdeki Atatürk gibi
**************
Devlet Bahçeli, yaklaşık 2 yıldır politik yaşamını, Sayın Cumhurbaşkanı’na çözülmesi imkansız çelik bağlarla bağlamış durumdadır. Geriye dönmesi politik intiharı olur. Sayın Cumhurbaşkanı bunu bildiği için, Bahçeliyi küstürürüm gibi bir endişe duymaz. Kararlarını özgür olarak alır
***************
İnsanlar, işletmeler, kurum ve kuruluşlar bilişirken, çalışırken ve yaşamlarını sürdürürken, kullandıkları bilgisayar tabanlı araç, gereç ve aygıtların bütünleşik işler durumuna, bilgi teknolojisi denir. Son kuşak bilgi teknolojileri, iletişimde zaman ve mekan sorununu çözmüştür
*************
Tedarik zinciri yönetimi (SCM) bilgi teknolojisi, girişimlere başlıca şu stratejik rekabet üstünlüklerini kazandırır:
1.Stoksuz çalışma
2.Lojistik üstünlük
3.Düzgün üretim akışı
4.Gelir ve kar kayıplarını önleme
5.Maliyet ve fiyat üstünlüğü kazandırma
6.Fırsatlardan anında yararlanma
************
Her çağın kendine özgü genel kabullerine, varsayımlarına, yasaklarına, değerlerine, olayları açıklama biçimlerine, PARADİGMA denir. İnternet çağı, önceki tüm paradigmaları yıkmış ve geçersiz kılmıştır. Türkiye, eski çağların paradigmalara dönmeye çalıştığı için, giderek tıkanmakta, yani paradigma felci geçirmektedir
**********
Bataklık, üzerindekileri içine çeker. Türkiye’de bataklıklar giderek artmaya başladı:
Cinsel taciz bataklığı
Çocuk istismarı bataklığı
Sapık bataklığı
Adalet bataklığı
Hukuk bataklığı
Din istismarı bataklığı
Tarikat bataklığı
Cemaat bataklığı
Politika bataklığı
**********
VERİMLİLİK VE ETKİLİLİK, TEKNOLOJİNİN ÖLÇÜ BİRİMİDİR
Bilgi teknolojisini ve yönetim bilgi sistemini geliştiren, patentini alan, başka ülkelere yüksek fiyatla satan ülke olduğu için ABD, süper güçtür. Bilgi teknolojisi ve yönetim bilgi sistemi, iş ve işlemlerde yer (mekan) ve zaman sorununu ortadan kaldırmış, verimli ve etkili olmanın ölçü birimi haline gelmiştir
*************
“Son zamanlarda politikacılar sık sık “Türkiye güçlü ülkedir” sloganını” vurgular durur. Bu sloganı her duyduğumda aklıma şu sorular gelir:
Hangi ülkelere göre güçlüdür? Üniversiteleriyle mi güçlüdür? Teknolojisi ile mi güçlüdür? AR-GE ile mi güçlüdür? Demokrasisi ile mi güçlüdür? Hukukun üstünlüğü ile mi güçlüdür? İşsizleri ile mi güçlüdür?
************
Tüm canlı varlıklar, DOĞADAŞTIR. Doğadaki tüm geçim kaynakları, tüm canlıların geçinmesi için yaratılmıştır. Paralel alemdeki Cehennem de örneğin, bugün dünyadaki 3,5 milyon insanın toplam servetinden daha fazla servete sahip olan 63 insan için yaratılmıştır. Adaleti bozanlar kim? Doğadaşlarının haklarını gasp edenlerdir
***********
Türkiye’de 1 birim ürün gelirinin yaklaşık % 45’i kâr olarak girişimcinin, % 27’si rant olarak doğal kaynak sahiplerinin, % 20’si faiz olarak sermayedarların ve % 7’si de ücret olarak işçilerin cebine girer. İşçiyseniz sermayedar, sermayedarsanız rantçı, rantçıysanız girişimci olmaya çalışın.
İŞÇİ BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
***********
Günlük sıcaklık derecesinin tek başına bir anlamı yoktur. Ancak bu nitelik, bir mantık içinde işlemden geçirilirse, yararlı bir karar değişkeni haline gelir, Örneğin, ne giyeceğine karar vermeye çalışan bir insan için o günkü sıcaklık derecesi, karar sürecinde etken olan önemli bir bilgi durumuna gelmiş olur
*********
Ay’ın ağırlığı nedir?
Green light ameliyatı hangi hastalara yapılır?
İlk evcilleştirilmiş kuş hangisidir?
Konfiçyus ne zaman yaşamıştır?
Dokuz açılı çokgen kaç kenara sahiptir?
YUKARIDAKİLERE BENZER SORULARIN YANITI GOOGLE’DE VAR OLDUĞU İÇİN SINAVLARINDA SORANLAR GERİ ZEKALI ÖĞRETMENLERDİR
*******
Vatan sever, vatandaş sever ve Müslüman olduğunu her fırsatta tekrar eden her TÜRK’ÜN, bilimsel araştırma yöntemlerini kullanarak kendisi için yanıtlaması gereken en önemli soru şudur:
Hangi ülkelerde insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygı daha çok, hangilerinde daha azdır veya hiç yoktur? Niçin?
*********
Türkiye’de 1 birim ürün gelirinin yaklaşık %
45’i kâr olarak girişimcinin, % 27’si rant olarak doğal kaynak sahiplerinin, %
20’si faiz olarak sermayedarların ve % 7’si de ücret olarak işçilerin cebine
girer. İşçiyseniz sermayedar, sermayedarsanız rantçı, rantçıysanız girişimci
olmaya çalışın.
İŞÇİ BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
***********
Dolar fiyatı dahil tüm fiyatları, arz ve talep tayin eder (belirler). 30 Nisan 2019 itibariyle Türkiye’de dolar talebi çok yüksek, dolar arzı çok az olduğu için, dolar fiyatı artacaktır. Ne zamana kadar mı? DEVLET, dışarıdan bir yerlerden borç alıp Dolar Arzını artırımcaya kadar. Benden söylemesi. Demedi demeyiniz
************
İnsanın her zaman, her yerde ve her koşulda
kendi çıkarını gözetmesine, BENCİLLİK denir.
İSLAM DİNİ HER TÜRLÜ BENCİLLİĞİ KESİN OLARAK
YASAKLAMIŞ; Peygamberimiz de, “KOMŞUSU AÇ İKEN TOK YATAN BİZDEN DEĞİLDİR
(MÜSLÜMAN DEĞİLDİR” ilkesini koymuştur. AK’LILAR bencil değil çok şükür!
***********
Gelmiş geçmiş tüm diktatörler ölmüştür. Ancak, insanlardaki özgürlük (hürriyet) özlemi hiç ölmemiş hep canlı kalmıştır. Yönetim, birçok aşamadan geçerek, en son olarak KATILIMCI YÖNETİM aşaması, tüm ileri ülkelerde halkın katılımı ile gerçekleşmektedir. Diktatörlerin huyu değişmez. İyi gidiş kendilerinin başarısı, kötü gidiş halkın suçudur
***********
Tüm canlı varlıklar, DOĞADAŞTIR. Doğadaki tüm geçim kaynakları, tüm canlıların geçinmesi için yaratılmıştır. Paralel alemdeki Cehennem de örneğin, bugün dünyadaki 3,5 milyon insanın toplam servetinden daha fazla servete sahip olan 63 insan için yaratılmıştır. Adaleti bozanlar kim? Doğadaşlarının haklarını gasp edenlerdir
**********
Deneyden geçirilmiş bilgiyi ya da deneyle doğruluğu kanıtlanabilen bilgiyi esas alarak karar vermeye ve ilerlemeye BİLİMSEL GİDİŞ denir. Hurafeleri, sloganları, şartlandırmaları veya içe doğuşları esas alarak karar vermeye ve ilerlemeye, KÖR GİDİŞ denir. Türkiye, uzunca bir süredir kör gidiyor ve her alanda tıkanma yaşıyor. Patates soğan, döviz fiyatı tıkanması ve en son olarak da YSK TUKANMASI tüy dikti
***********
İstemesem de ısrarla tartışmada benim fikrimi çürütmeye özel çaba gösteren kişiye, aniden şu soruyu soruveririm: “1’in kare kökü kaçtır?” Afallar veya doğru yanıtı veremezse, “Tamam haklısınız, bana müsade” diyerek o kişiden uzaklaşırım. Araştırmayanın, okumayanın, az okuyanın doğrusu tektir.
**********
TEŞEKKÜR: 1968’den 2013 yılına kadar ömrümün 45 yılının içinde geçtiği Anadolu Üniversitesinden dargın ayrılarak İstanbul’a yerleşmiş ve 6 yıl Üniversitemin semtinden bile geçmemiştim. İİBF’nin Değerli Dekanı Sayın Prof. Dr. Ayşe Sevgi Öztürk, telefonda kendi sesiyle PİLAV gününe davet edince, olağanüstü sevindim. Bu nazik davete bugün icabet edeceğim
***********
Liderleri ve politikacıları aşırı derecede yoran, yaşadığı hayat değil, duruma göre takıp çıkarmak zorunda kaldıkları maskelerdir. Bazen dindarlık, bazen milliyetçilik, bazen tam bağımsızlık, bazen devrimcilik, bazen halkçılık gibi maskeleri sürekli takar çıkarırlar ve Kendilerini bile tanıyamaz olurlar
***********
Kayaya veya karaya gemisini çarptıran kaptan, gemidekilere “Deniz bitti” demiş. Ekonomi dolara çarptı. Gerçi, sayın Hazine ve Maliye Bakanı da bir garip laflar ediyor ama, lafları kaptanın söylediği gibi ap açık gerçeği yansıtmıyor. Bu tür saptırma laflara, EVELEME GEVELEME denir. Gemi Bakana, “Çabalama kaptan ben gidemem” diyor
***************
Sahip olmak (To Have) insan olmak değildir. Olmak (To Be) insan olmaktır. Hava alanında mala, mülke, cafcaflı giysiye ve sözde diplomaya sahip olduğu her halinden belli bir To Have görüntü, To Be bir hostese, tüm iğrençliğini göstermiştir. Dış görünüşü değil, sözcükleri ele veriyor To Have yaratık olduğunu
**********
Son zamanlarda politikacılar sık sık “Türkiye
güçlü ülkedir” sloganını vurgular durur. Bu sloganı her duyduğumda aklıma şu
sorular gelir:
Hangi ülkelere göre güçlüdür? Üniversiteleriyle
mi güçlüdür? Teknolojisi ile mi güçlüdür? AR-GE ile mi güçlüdür? Demokrasisi
ile mi güçlüdür? Hukukun üstünlüğü ile mi güçlüdür? İşsizleri ile mi güçlüdür?
*********
VERİMLİLİK VE ETKİLİLİK, TEKNOLOJİNİN ÖLÇÜ
BİRİMİDİR
Bilgi teknolojisini ve yönetim bilgi sistemini
geliştiren, patentini alan, başka ülkelere yüksek fiyatla satan ülke olduğu
için ABD, süper güçtür. Bilgi teknolojisi ve yönetim bilgi sistemi, iş ve
işlemlerde yer (mekan) ve zaman sorununu ortadan kaldırmış, verimli ve etkili
olmanın ölçü birimi haline gelmiştir
*****************
Yaşamın yükleri, omuzları çökertir
Söğleyemediklerin, mideni ağrıtır
Sevgilinin sitemi, kalbini incitir
Yaptığın haksızlık, vicdanını sızlatır
Etkilendiğin reklam, cebini boşaltır
Gereksiz istekler, başını ağrıtır
Zalimin zulmü, canından bezdirir
YSK’NUN haltları, isyan ettirir
**********
Duyularla görülen, işitilen, zihinde canlandırılan, üzerinde düşünülen,
seyrine dalınan , bir anlam içeren ve bir değer taşıyan varlıklara, ESTETİK NESNE,
bunlarla yaşamaya da ESTETİK YAŞAM denir. Türkiye’nin kaldırımları, caddeleri,
binaları, sahilleri, çarşıları, trafiği ve diğerleri, estetik yaşantıya birinci
öncelik verilerek değil, bazı kesimlerin çıkarlarına öncelik verilerek
tasarlanmıştır.
KANT’A göre, estetik yaşantının ayırt edici özelliği, ÇIKARSIZ oluşudur
***********
Hazine ve maliye bakanı Sayın Berat Albayrak, dün yine konuştu ve düşme eğilimine girmiş olan dolar kuru, birdenbire tersine döndü ve hızla yükselmeye başladı. Kur, Sayın Albayrak’ın ağzını açmasına endekslenmiş gibi. Konuşmadığı zaman kur fiyatı düşüyor, konuştuğu zaman yükseliyor
**************
DİL (DEYİŞ BİÇİMİ) TÜRLERİ:
Kuş dili
Hal dili
Gönül dili
Derviş dili
Ermiş dili
Şair dili
Nezaket dili
Sağır dili
Sivri dil
Küfür dili
Hakaret dili
Devlet Bahçeli dili
********
“Bir devlet yönetim biçimi, halkın adalete
inanmaz bir hale geldiği noktaya gelince, o yönetim biçimi mahkum olmuş
demektir.” Montesquieu
MŞ: YSK, kendisini de emir aldığı yönetimi de
mahkum durumuna düşürmüş gibi görünüyor. Bazı yandaş çevreler bu yazı için bana
açık veya içlerinden hakaret edecektir biliyorum. Keşke hakaretle adalet
sağlanabilseydi!
**********
Borçlu her kişinin,her ailenin,her işletmenin,her devletin, borçtan kurtulmasının yalnızca bir tek yolu vardır:Çok çalışmak,çok üretmek,çok kazanmak,az tüketmek yani tasarruf yapmaktır.Türkiye’de bu yapılmadığı için,halkı yoran vergiler ve döviz fiyatı daha da çok hızlı artacaktır
**********
Tek gerçek sevgi, hiç bitmeyen sevgi, karşılık beklemeden verilen sevgi, en doğal ve en yürekten sevgi ANNE sevgisidir. Hakkın rahmetine kavuşmuş anneme ve diğer merhum annelere Allah’tan rahmet dilerim. Anneler gününüz kutlu olsun!
*********
En iyi sorgulama,DİYALEKTİK düşünmedir.Zıtların çatıştırılması,diyalektik düşünmedir.Her varlık,fikir,tez,kendi zıttını doğurur.Gece gündüzü,güzel çirkini,iyi kötüyü,tez antitezi vb. doğurur.Kuran tamamen kafirlerin itirazına,karşı itirazdan ibarettir.Diyalektik olmak tanrısaldır
*********
“Sayın Bin Ali Yıldırım, hiç bir göreve seçimle gelmedi, atanarak geldi” diyenler var? İlk defa iktidarın her aşamasını en ince ayrıntılarına kadar uyguladığı bir seçime katıldı, bu kez de kendi iktidarı ve iktidarın belirlediği YSK, Yıldırımın oylarını FETÖ’YE çaldırdı. Şansa bak ya. Bu insan yine doğru dürüst bir seçilme tadı yaşayamadı ve mağdur oldu. Seçilseydi, kendisini her göreve atayan Sayın Genel başkanı, İstanbul Belediyesini de ne güzel yönetecekti
**********
Belirli yer, belirli dönem ve belirli
koşullardaki yanlış ve doğrular dizisinden, yalnızca doğruların yapılmaya
çalışılmasına AHLAK denir. Toplum, kendi tanımladığı doğru davranış tarzlarına
uyan kişileri ahlaklı, uymayan kişileri de ahlaksız olarak nitelendirir.
MŞ SINAV SORUSU: 21.Yüzyıl uygarlık değerleri,
evrensel hukuk ilkeleri ve genel kamu vicdanın sesi açısından YSK hakimleri
ahlaklı sayılır mı? Sayılmaz mı? Gerekçeleriyle birlikte yanıtlayın
**********
1000 hakim, sonra 100 hakim, sonra 10 hakim bir annelik davasını çözemeyince, dava Hz. Süleyman’nın önüne gelir. İki kadın bir çocuğun annesi olduğunu iddia ediyor ama hiç bir kanıt gösteremiyor. Hz. Süleyman, “Çocuğu ortadan kesin yarısını birine yarısını diğerine verin deyince, kadının birisi “Yalan söyledim, annesi ben değilim” der. Süleyman, “Çocuğun annesi bu kadındır. Hiçbir anne çocuğunun kesilmesini istemez” der. Adalet kılı kırk yarmaktır. YSK, aynı ve farklı dönemlerde birbiriyle taban tabana zıt kararlar vermiştir. Adalet böyle mi belirlenir?
**********
Sultan Süleyman sınırsız yetki sahibi olmasına rağmen, ülkesini yönetirken kanunlara harfiyen uyduğu için kendisine tarihçiler KANUNİ lakabını vermiştir.Ancak şeyhül islam’ı hukukçu Ebusuud, bir hileli fetva ile tek adam padişaha kendi oğlu Mustafayı boğdurttuktan sonra, devletin temeli olan adalet çöktü, devlet yıkılma sürecine girdi ve yıkıldı
**********
YSK baş harfleriyle simgelenen sözde sorumsuz ama, tek adama sorumlu sahte hakim sıfatlı birkaç hak tanımazın hukukun, adaletin, insafın, insanlığın ve tüm güzel değerlerin ırzına geçmesinden önce, tarafsız olmaya çalışıyordum. Şimdi, akıl ve vicdan olarak doğal hukuk yanındayım. Yezidin yanında olmaktansa, Hz. Hüseyin ile şehit olmak ne güzel!
**********
Hükümet ve dolayısıyla Merkez Bankası, döviz fiyatı daha da yükselmesin diye TL’Yi kıtlaştırmaya çalışıyor. O zaman da faizler yükselir. Yatırımlar azalır, işsizlik çoğalır. Türkiye’yi yönetenler öyle bir sarmalla karşı karşıyalar ki! Bir taraftan da seçim ekonomisi sıkıştırıyor, oy harcaması yapmazlarsa, İstanbul elden gidecek
**********
Sayın Bin Ali Yıldırım, “Asıl mağdur benim” dedi. Çok haklıdır. Çünkü Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan oldu. Yani TBMM Başkanı iken ortada mahzun bitap gezip duruyor; eline ne verilirse iftarlarda ya da dindarlık simgesi olan yerlerde yavaş yavaş, melul melul okuyor
**********
Merkez Bankası, 15 gün önce dolar kuru yıl sonu tahminini 6.20 TL olarak açıklamıştı. Bugün dolar 6,24. Kime inanacaksınız? Yansız iktisatçıların tahminlerine mi yoksa yanlı kurum ve basının dediklerine mi? Liyakatsız yanlı atanmışlar her geçen gün Türkiye’yi daha da fakirleştirmektedir
**********
Arkadaşlar, 17 yıldır dolar fiyatını sürekli yükseltenler, Sayın Cumhurbaşkanına ve yamağı Bahçeli’ye göre, bekamıza göz diken dış düşmanlardır. Ancak bu dış düşmanlara karşı her muharebeyi ya da her savaşı yöneten Sayın Cumhurbaşkanımız kaybettirdi. Şu anda dolar 6.24 yine yenildik. Baş komutanımız ve yamağı, sürekli savaş kaybettiriyorsunuz. Bir kez de kazanın
**********
Seçimden önce maaşımı 5,40’tan dolara yatırmıştım. Şu an dolar 6,20. Aradan 40 gün geçti. Net 1481 Tl kazandım. Ancak, bunun bir haksız kazanç olduğuna inanıyorum. Şimdi kul hakkını yiyen kişi ben miyim yoksa dolar fiyatını yerinde tutmayarak zengin yandaşını kollayan devlet mi oluyor. Enflasyon, zengini daha zengin yapar
**********
1958’de kurulan Anadolu Üniversitesinden tam 7 ünüversite çıkmıştır. Tüm ilk rektörler Anadolu Üniversitesi kökenli olurken, Anadolu Üniversitesinin tüm rektörleri İİBF’DEN seçilmişti. 2019’da ilk kez rektörlüğe ve yardımcılığına Erzurum Atatürk Üniversitesinden 2 proffesör bulunup Cumhurbaşkanı tarafından atanmıştır. Yandaş eski rektör de YÖK üyesi ve YÖK başkan vekili olarak atanmıştır. Bu uygulama bende, İktidar tarafından ele geçirilmemiş tek bir tarafsız kurumun kalmadığı kanısını kökleştirmiştir
**********
Pek çok özelliği yanında aşkın bir özelliği de sır saklamadır. Ancak, aşıkın çok gizli tuttuğu sırrı ve yüreğini kor gibi yakan sevgisi, gözlerinden ve davranışlarından dökülmeye başlar. Aşk, giderek kökleşip kalbin tüm hücrelerini de kapsayınca, artık aşkı gizlemek imkansız olur
**********
MŞ’DEN SÖZDE FIKRA
Şeytan bir konuda aciz kalmış, yalan bulmakta sıkıntıya düşmüş. Devlet Bahçeliye varıp, “Ne olur bir kurnazlık yolu bir inandırıcı yalan ver bana” demiş. Bahçeli gururlu ve vakarlı bir dille, “Git Sayın Erdoğan’dan iste. Eğer önerdiği yol hoşuna gitmezse bana tekrar gel” demiş
***********
Dışarda ABD ilişkisi, içerde yerel seçim karmaşası, Genel Karar Teorisi açısından, Türkiye’de mutlak BELİRSİZLİK ORTAMI oluşmuştur. Teoriye göre, geleceğe ilişkin belirlilik ve risk ortamındaki bilimsel tahminler değil, belirsizlik ortamındaki İYİMSER ve KÖTÜMSER YAKLAŞIM tahminleri yapılır.
********
100 yıl önce Mustafa Kemal Samsun’a çıktığında, İstanbul, 13.11.1918-6.10.1923 arası tam 4 yıl 10 ay 23 gün süren İngiliz işgali altındaydı. Yani, Yaklaşık 5 yıl İstanbul Türklerin değil İngilizlerindi. Boynunda tutsak padişahın idam fermanı olan o rahmetli büyük Kahraman, İstanbul’u 7 düvelden geri aldı. 1980’den sonrakiler ise, bir PKK’yı bile yok edemedi
**********
Aynı kulvarda rakipler arasında eşit olmayan koşullarda yapılan yarışa HAKSIZ REKABET denir. Haksız rekabetle kazanılan ne varsa tümü haram üstüne haramdır. 31 Martta yapılan seçim ve 23 Haziranda yapılacak seçim, olağanüstü eşit olmayan koşullarda yapıldı ve yapılacaktır. Tek bir kişi, mutlak iktidarlar gücüyle destekli beş kişiyle yarışıyor
***********
ŞEYTAN HANGİ KILIKLARA GİREREK GÖREVİNİ YAPAR
Kibirli insan
Gururlu insan
Yalancı insan
İftiracı insan
Bencil insan
Öfkeli insan
Hırslı insan
Hak tanımaz insan
Acımasız insan
Suçlayıcı insan
Hakaretçi insan
Haset insan
Fesat insan
Kıskanç insan
Kurnaz insan
Hilekar insan
Tuzak kuran insan
Benim dediğim olur diyen insan
Kul hakkı yiyen insan
**********
DEYİM: “SUÇLUNUN TELAŞI İÇİNDE OLMAK”
ABD başkanı Nixon, hilelerini ve suçlarını
örtmek için yalan, dolan, iftira ve daha birçok entrika çevirdi, yasaklar
koydu. Ama hiçbir çabası sonuç vermedi ve en sonunda da, 9 Ağustos 1974 tarihinde
istifa etmek zorunda kaldı. ABD’de istifa eden ilk ve tek başkan oldu.
KISSADAN HİSSE: ?
***********
Farkları yöneten kişiye gerçek LİDER denir.
Yalnızca kendisine benzeyen farkları yöneten
kişiye BÖLÜCÜ LİDER ya da BÜTÜNÜN YARISINI YÖNETEBİLEN YARIM LİDER denir.
Bölücü liderler, amaç birliğini sağlayamaz;
kurum içi ve kurum dışı çatışmalar yaratarak bütünleşik huzuru, mutluluğu,
güveni, adaleti ve fırsat eşitliğini daha da bozarlar. Yalnızca kendine
benzeyenlere bazı çıkarlar sağlayarak, kurumlarındaki dalkavuk ve yalaka
sayısının çoğalmasına yol açarlar
***********
Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, “Tarım yazmak
kolay ama yapmak çok zor!”
Genetiği değiştirilmiş tohumla üretilmiş tarım
ürünlerini yemek zorunda kalan Türkiye şehirlileri, hastanelerden çlkamaz
durumda kalmaktadır. Tarım sektöründe genç nüfus değil çok yaşlı nüfus
kalmıştır. Tarım ürünleri daha da pahalı satılacaktır
*********
Ara sıra CNN’DE Ahmet Hakan’nın Tarafsız Bölge adlı ortamda taraf tuttuğundan şüphelenirdim. Dün CNN’DE yönettiği Ekrem İmamoğlu söyleşisinde, bu zatın kusursuz bir taraf tutucu ve İmamoğlu’nu tuzağa düşürmek için mayın döşeyici olduğunu gördüm ve çok üzüldüm. ALÇALDIKÇA ALÇALDI! TARAFLI VE YALAKA BASIN TARİHİNDE EN SEÇKİN YERİNİ ALDI
*********
Atatürk değişimdir: ilericiliktir; uygarlıktır; laikliktir; akılcılıktır; bilimselliktir; milliyetçiliktir; çağdaşlıktır; dürüstlüktür; özgürlüktür, bağımsızlıktır; fedakarlıktır; cömertliktir; halkçılıktır; devletçiliktir; yenilikçiliktir; önderliktir; cinsiyet eşitliğidir; cumhuriyettir; sonsuzluktur
*********
Çin’de ABD nüfusunun tümü kadar zengin insan var. Çin’de patentli marka ürünler var. Çin’de AR-GE, icat ve buluş var. Çin, dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahiptir. ABD, Çin’in pazarına saldırı yapıyor. Çin, savunma amaçlı rekabet stratejisi uyguluyor. Çin ABD ÜRÜNLERİNE pazarını kapatırsa, ABD teslim olur. Tıpkı Kuzey Kore’ye boyun eğdiği gibi
*********
Güçlü bir kimsenin yasaya ve vicdana aykırı olarak başkasına yaptığı kötü, acımasız, kıyıcı davranış ve işkenceye, ZULÜM denir.
“Zalimler, Şeytanın teşviki ve kışkırtmasıyla zulüm ederler. Onların zulümlerinin temelinde Şeytan vardır.” MELANA
*********
51 yıldır yabancı ve yerli bilim insanlarının eski ve yeni yazılmış işletme ve iktisat kitaplarını, makalelerini okuyorum, derslerde de öğrencilerle tartışıyorum. İktisat, tasarruf etmek (israf etmemek) ve arz ile talebi dengelemek demektir. Türkiye’de aşırı israf ve aşırı dengesizlik vardır. Yaşam için gerekli olan ne farsa, tümünün fiyatının daha da artacağını iddia ediyorum
*********
Bir kimsenin cebinden, çantasından, sandığından ustalıkla, yavaşça, duyurmadan bir değer çalan kimseye, YANKESİCİ denir
“Yankesici gibi tuzak kurma, hileye başvurma. Yankesici boğazına kadar kendi tuzağının içinde kalır.” MEVLANA.
Mevlana’ya göre, YSK ve İktidar, tuzaklarının içinde kalacak gibi görünüyor
***********
m 7 büyük düşmanın (7 düvelin) Çanakkale Boğazından Osmanlının payitahtına İstanbul’a yöneldiğinde, daha sonra da Yunan ordusunun Ankara’ya yürüdüğünde, umutların tükendiğinde, “Ne olacak bu milletin hali” denildiğinde, Allah, bu Millete Mustafa Kemal’i bahşetmişti. Allah yine Bahşeder! Umutsuzluk günahtır
***********
Kurnazlık, doğru olmayanı doğruymuş gibi gösterme, kendi adi çıkarı için dürüst insanları aldatma, aklı ve zekâyı kötü yönde kullanma becerisidir. Ancak kurnazlar, kendi kendileriyle çelişkiye düşmeye başlar, inandırmaz hale gelirler. Kurnazlar konuşurken gözleri şeytanın gözleri gibi oynamaya başlar
********
Temeli, inandırıcılığı, belgesi, kanıtı, mahkeme kararı ve akla uygunluğu olmayan sözlerin ve söylemlerin tümü, söyleyen kim olursa olsun palavradır, propagandadır. Söyleyeni ve bu sözlere inananları küçültür. Erdemli insanlar, dürüst insanlar, Allah’a inanan insanlar palavra atmaz, yalan söylemez. Aptal olmayan insanlar da palavrayı dinlemez ve palavraya inanmaz
***********
Sayın iktidar büyükleri, Sayın içişleri, adalet ve ulaştırma bakanları, kısacası tüm hükümet ve büyük olup büyük kalması şart olan Sayın Cumhurbaşkanım, insanlık Tarihinde en eski değişmez bir kural var: “Acquila non capit muscas = Büyükler küçüklerle uğraşmaz.” Büyük kalmalısınız
***************
İstanbul belediye başkanlığı ip çekme yarışına benziyor. İpin bir ucunu, en başta Sayın Cumhurbaşkanı ve diğer tüm devlet gücü asılıyor, tüm gücüyle çekmeye çalışıyor. İpin diğer ucunu da halkın cüzü bağış gücüyle çekmeye çalışan, inatla direnen tek kişi, İmamoğlu var. Adalete bakın! Hiç olmazsa devlet olarak gücünüzü, biraz da oy hırsızlarını yakalayıp mahkemeye vermeniz gerekmez mi? Çünkü hırsızlık değil, mazbata gaspı söz konusu
***************
B.A.Yıldırım, “Seçimde görevini yapmayanlar yüzünden ben madur oldum” dedi. Kendisi ise köprü, tünel, metro, hava alanı, liman ve diğer ulaştırma alanlarında görevini hedaplı ve tutumlu yapmadığı için, tüm Türk halkı madur oldu ve olmaktadır. Yap işlet uygulamasını, geçiş garantili dolarlar ödemesine endekslemiştir. Geçilmediği için halkın vergilerinden dolar olarak tazminat ödenmektedir. Kime ödenecek? Yandaş müteahhitlere tıkır tıkır ödenecek tabi
*****************
Mutlu olmak için fazlaya gerek yok. Sağlıklı bir ruh ve vücut, kimseye muhtaç etmeyecek bir gelir, güven duyulacak bir iki dost, aynı yastıkta uyuyabileceğin hırsı olmayan kanaatkar bir eş, küçücük bir ev, yeter mutlu olmaya. Ancak elmanın, portakalın ve mutluluğun yarısını diğerine ve diğerlerine vermelisin
***************
Google gibi arama motorlarından bedavaya elde edilen bilgilere, ÖLÜ bilgi denir. Know-how, Patent, Lisans, franchisin, yazılım gibi tekel altına alınmış bilgileri tekel fiyatı ile satmaya, BİLGİ PAZARLAMASI denir. Türkiye, bilgi üretip pazarlayamadığı için, döviz fiyatı giderek artacaktır. Cami ve Cami Avlularında politika yapmayı bırakın da bilimsel araştırma ortamlarında Devletin bekası için ter dökün. Din sömürüsü, kolay politika yöntemidir. Bilim politikası devlet adamlığıdır
**********
ATASÖZÜ: Akıl yaşta değil baştadır
Fatih İstanbul’u aldığında 21 yaşındaydı
Mustafa Kemal TBMM’Nİ açtığında 39 yaşındaydı
Mustafa Kemal Cumhuriyeti kurduğunda 42 yaşındaydı
Sayın Cumhurbaşkanı şu anda 65 yaşında
Sayın B. A. Yıldırım şu anda 70 yaşında
BİLGİSAYAR DESTEKLİ SİMULASYON, TECRÜBEYİ GEÇERSİZ KILMIŞTIR. Yani bugün tecrübe, üstünlük değil, tam tersine çağın gerisinde kalmışlığı gösterir. Çünkü, simülasyon denklemlerine veriler girilince en doğru ve en isabetli kararlar alınmış olur
*************
Uzun dönemli hedeflere ulaşmak için izlenen yola STRATEJİ, kısa dönemli amaçlara ulaşmak için izlenen yola POLİTİKA denir. Yunus Emre ve diğer İslam evliyalarının geliştirdiği sevgi stratejisini, dinci politikacılar, halkın yarısını sevme yarısından nefret etme durumuna çevirdi
************
TÜRKİYE’DE OLMAYAN POST MODERN POLİTİKALAR
Dengeli kalkınma politikası
Yaparak ve yaşayarak eğitim politikası
Sanat politikası
Özerk üniversite ve bilim politikası
Yönetişim politikası
Hukukun üstünlüğü politikası
Tarım ve orman politikası
************
Hitler’in propaganda dehası ve çok büyük yalan ustası olan Goebbels, “Yeterince büyük bir yalan söyler ve bu yalanı sürekli tekrar ederseniz, sıradan insanlar bu yalana inanmaya başlar” ilkesini geliştirmiştir. YSK gerekçesinde belirtilmemesine rağmen, sürekli “Oy hırsızları oyları çaldı” yalanı gibi. Yalan bütün kötülüklerin temelidir
************
İnsan kalbindeki yaratılıştan gelen ışığa ADALET ve VİCDAN, insan beynindeki yaratılıştan gelen ışığa da AKIL ve ZEKA denir. Şeytanın bile bazen akıl danıştığı bazı politikacılar ve din satarak zenginleşenler, fıtrat ışıklarını mümkünse söndürerek, değilse karartarak, oy ve servet toplama yarışına girerler
***********
Müslüman geçinen, ancak Yüce Kuranın tanımladığı Müslüm insan davranışlarından uzak bir cemaat çölünün ortasında yapayalnız, kimsesiz, savunmasız bir inançlı vatandaş olarak yaşamaya çalışırken, ilk yumruğun öğrencilerinden, meslektaşlarından ve bazı ilahiyat profesörlerinden gelmesi ne acı!
***********
İnsanları düşünce, fikir, inanç, tercih, eylem ve yargılarında serbest bırakmaya, kendisinin ve çoğunluğun görüşüne aykırı görüşlere, yan tutmadan, insana ve insanlığa saygılı olarak gönülden katlanmaya, HOŞGÖRÜ denir. “Yaratılmışı hoş gördük yaratandan ötürü.” Yunus Emre. AK’çılar, bizi hoş görün lütfen
***********
Kandıramazsın beni
Susturamazsın beni
Durduramazsın beni
Ben kötüyüm sen iyi mi?
Ben gayrı adil sen adil mi?
Be gayri Müslüm sen Müslüm mü?
Ben diplomasız sen diplomalı mı?
Ben cahil sen alim mi?
Ben kul hakkı yerim sen yemez mi
Ben haksız sen haklı mı?
Ben hırsız sen masum mu?
Ben çalan sen çalmayan mı?
************
Yahudiler, Hz. İsa’ya, “Bu kadını zina ederken bulduk. Musa böylesinin recm (taşlayarak öldürme) edilmesini emretmişti, sen ne dersin” derler. Musa, parmağıyla büyük bir aynayı işaret ederek, “Aranızda günahsız olan ilk taşı atsın” der. İstisnasız hepsi, aynada kendi günahlarını görünce, kaçıp gitti
**********
Tevazu (alçak gönüllülük, gösterişsizlik, yalınlık) insanın kendi değerini azaltması değil, başka insanlara değer vermesidir.
Bir insanın yanında rahat ediyorsanız, o insan kesinlikle mütevazi ve yalındır.
Dikkatli bakılırsa, tevazu sahibi kişinin yüzünde Cennet ışıkları (nur) görülür
**********
Evrenin sonsuzluğunda sonlu insan varlığı, noktanın sonsuzda biri bile değildir. O halde bunca kibir niye? İnsanlara tepeden bakmayı bırak, yanlışlarını kabullen, yeni fikirlere açık ol, kimseyi incitme, hakaretçi egodan nazik egoya geç, inançlara saygılı ol, haksız rekabet yapma
*********
Devletin beka sorunu, önce ruhlarda tecelli eder. Aşağılayıcı dil, kibirli davranış, inançlara saygısızlık, haksız rekabet, iftira, yalan, hile, torpil, israf ve diğer ruh vebaları tedavi edilmezse, devlet bölük bölük bölünür ve Türkiye’nin bekası olağanüstü büyük tehlike altına girer
************
Dinciler, işlerine geldiği zaman İstiklal marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy’u göklere çıkarırlar. Ancak, bu büyük insanın ahlakını ve yaşamını örnek almazlar. Akif, kendisine verilen 500 (bugünkü değeri 5 milyon) TL ödülü, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye giysi diken vakfa bağışladı
**********
Haksızlığa uğrayan ve baskı altında ezilen, kendisine zulmedilen, zulüm gören kişiye MAZLUM denir. Örneğin, İhsan Eliaçık, Ekrem İmamoğlu gibi!
“Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste!”
Her gün daha da yoksullaşmakta olan Türk Halkının % 60’ı mazlumdur. Mazlumların ahını duyması gerekenlerin kulaklar tıkalı, gözleri kördür. Onlar için tek sorun, İstanbul Belediye Başkanlığını geri almak
***************
Doğruluk, dürüstlük, hakkaniyet ve ahlak kurallarına aykırı bir biçimde rekabeti bozan davranışlara, HAKSIZ REKABET denir. Kul hakkı yendiği için haksız rekabet yapanlar, çok büyük günah işlemiş olur. Devlet gücü, iktidar gücü, ve hükümet gücü karşısında tek İmamoğlu olayı, HAKSIZ REKABETTİR. İmamoğlu hakkını helal etmezse vay hallerine!
*****************
Yılda bir kez derisini değiştiremeyen YILAN kesinlikle ölür. Değişim yasası çok acımasızdır. Dinazorlar değişemediği için fosil olmuştur. İstanbul’u 25 yıldır yönetenler hiç değişmedi.
İstanbulluların değişim arzuladığı bu seçimde, mevcudu (statükoyu) savunan Binali’nin kaderi! Bakanlık gitti, başbakanlık gitti, TBMM başkanlığı gitti, Büyükşehir başkanlığı umudu gitti. Gitti gidiyor
******************
İnsanlar 60 yaşın üzerine çıkınca, kime ne söylediğini unutmaya başlar ve kendisini nezaket gereği dinleyen insanlara, daha önce defalarca anlattıklarını aynen anlatır durular. Bu yaşlılık sendromu, Sayın Erdoğan ve Binali’de de var. 17 yıldır söylediklerinin aynısını her fırsatta aynen söyleyip duruyorlar
****************
ÖZDEYİŞ: Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz. Türkiye’de yaşayan devlet görevlilerinin, en az 25 yıl önceki mal varlıkları incelenmelidir. Emsallerine göre anormal bir fark varsa ve malı eşlerinden ya da kumardan kazanılmamışsa, anormal mal, kesinlikle kul hakkıdır, haramdır. Emsallerine göre, her gün her fırsatta çok konuşanlar da yalansız konuşamazlar
********
19 Tem.2019
Modern matematik, fizik, kimya, mantık, felsefe, estetik, sanat tarihi, müzik, tiyatro ve diğer alanlarda, 10 dakikacık bile sistemli konuşmaktan aciz olan sözde dindarların Yüce İslam Dini hakkında ahkam kesmeleri,İslam dininin “Haddini Bil” şartını ihlal etiği için çok günahtır.
Yüce Allah, en iyi anlatan, açıklayan ve öğretendir. Profesyonel (gelir için söylem ve eylemde bulunan) kişileri dikkate almayınız. Yüce Kuranı, amatör bir ruhla kendiniz okuyun, kendiniz anlayın ve gereklerini kendi özgür iradenizle yerine getirin
**********
1 Ağs 2019
Doğru olduğunu sandığınız kabul ve
düşüncelerinizden kuşku duyun ve doğruluğunu sorgulayıp bilimsel bulgularla
güncelleyin.
Evren, evrendeki varlıklar, gerçeklerin yapı ve
işleyişi, insan, insan ilişkileri hakkında doğru bildiklerimizin doğru olma
ihtimali son derece düşüktür
********
1 Ağs 2019
İnsanın bir eli yağda bir eli baldaysa, sağlığı iyi ise, gökyüzü mavi güneş parlaksa, o insan, dertlerin hep başkalarının başına geleceğini düşünür. Bu sahte bir güvenlik duygusudur. Ömür, pürüzsüz bir çizgi değildir. Çizginin maksimum ve minimum noktalarına inilir çıkılır. Her iyi gidişe şükretmek, her kötü gidişe sabretmek gerekir
*********
İnsan, görmezden geldiği her neyse ondan asla kaçamaz. Bu dünyada hiçbir dert kendiliğinden yok olmaz. Tam aksine görmezden gelinen sorun, kendisini göstermek için daha da büyür ve çözümlenmesi daha zor hale gelir. Problemi anında görerek eriyip gitmesine bir şans verilmelidir
Formun Üstü
Yaptıklarımızın ve yapmadıklarımızın içimizde bıraktığı ağrı ya da en doğrusu vicdanımızda bıraktığı sızı, hiç dinmez hatta her geçen yıl daha da artarak büyür. Ancak, yaptıklarımız ya da yapmadıklarımız doğruysa, bu kez ağrı veya sızının yerini tatlı bir huzur kaplar, mutlanırız
***********
Sevenin sevgiliyi boyuyla, teniyle, saçıyla, tavrıyla, aklıyla ve benzeri üstün özellikleriyle yüceltmesi eksik kalır. Sevgiliyi, tüm kusurlarıyla bir bütünlük içinde görüp sevmek gerekir.En başta kusurlarıyla birlikte sevmeyenlerin,ilerleyen zamanlarda artık sevmeme veya ayrılma olasılığı büyüktür
***************
Bir kabule, bir düşünceye çok sağlam bir biçimde içten veya gönülden bağlı
bulunmaya, onu % 100 güvenle doğru saymaya İNANÇ denir. inançkar kanıtlanamaz; sadece inanılır.
Bir kişinin sizi sevdiğini veya size aşık olduğunu düşünmeniz inançtır. O kişiden sevgisini veya aşkını ispat etmesini istemeyiniz. İsterseniz, sorunu
kendi inancınızın sakatlığında aramanız gerekir
Formun Üstü
Mal, hizmet ve bilgi üretiminde gücü ve bilgiyi biriktirme, denetleme, işleme, iletme ve diğer süreçlemelerde kullanılan makinelerin, araç/gereçlerin, aygıtların, yöntemlerin ve benzerlerinin tümünü kapsayan uygulama bilgisine, TEKNOLOJİ denir. İleri teknoloji kullanımı maliyet, kalite, hız, işlem esnekliği açısından rekabet üstünlüğü sağlar
****************
Nefsime “1 lokma yersen 1 adım, 2.lokmada 200 adım, 4.lokmada 500 adım, 6.lokmada 800 adım, 8.lokmada 1200 adım, 10.lokmada 1600 adım, 12.lokmada 2200 adım, 14.lokmada 3000 adım, 20.lokmada 5000 adım, 25 lokmada 8000 adım yürümem gerekiyor” diyerek, kilomu korumaya çalışıyorum
**********
İşletme ve diğer kurumların iç ve dış müşterilerinin talebini karşılamak için
alanlarında veya depolarında tuttuğu değerlere, ENVANTER denir.
Hammaddeler,yardımcı maddeler,malzemeler, yarı ürünler,bitmiş ürünler,işgücü,işletme sermayesi, araç/gereçler,makineler, envanter türleridir.
Envanterin alanlarda ve depolarda boş bekletilmesi, İSRAFTIR, dolayısıyla maliyetleri
artırır
Stoksuz çalışmayı gerçekleştiren kişi, EN İYİ YÖNETİCİDİR
Formun Üstü
Hayatı, bir matematik denklem gibi dengelemek
mümkün değildir. Bir tarafı hep ağır basar. Kimi zaman yaşam terazisinin acılar
tarafı, kimi zaman hazlar tarafı altta kalır. Kim oynar bu insanların yaşam
terazisinin ayarıyla? Bence, inandığı dinin gereklerini yerine getirmeyenler!
Özellikle “Müslümanım” dediği halde, İslam
Dininin maddi ibadetlerini yerine getirmeyen (paylaşmayan) bencil zenginler,
yaşam terazisini yoksullar aleyhine sürekli bozmaya çalışır
*****************
Geleneksel felsefelere ve tek tanrılı dinlere göre insan, mutluluğun sırrını kendiyle ilgili gerçeği bilmede, kim ve ne olduğunu iyice anlamada aramalıdır. Örneğin bizde Yunus Emre, “İlim, ilim bilmektir; ilim, kendin bilmektir; sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır.” demiştir
***********
İşverenler, yöneticiler, anne babalar, eşler, dostlar, komşular, evlatlar, aslında kendisi olmak isteyen insanı, sürekli olarak başka bir insan, başka bir varlık yapmaya çalışır. Bu etkilere direnme gücünü yitirenler, en sonunda özgürlükten vaz geçip GÖNÜLLÜ KÖLE olmaya razı olur
*********
Mutluluk verici değerler sayıya gelmez. Para, parayla ilgili dertleri çözer. Mutlu olmak isteyen insan, maddi değerlere daha az önem verirken sevgi, saygı,iyilik, çevrecilik gibi güzelliklere daha çok önem vermelidir. Satın alınamayan güzellikler de var. İçten bir gülümseme gibi
**************
Eşler veya birlikte yaşayan sevgililer,
ötekinden kendisini mutlu etmesini beklerse, büyük olasılıkla hayal kırıklığına
uğrar.
Bir evi yuva yapan, içindeki güven,saygı, sevgi,
muhabbet ve şefkattir.
Eşler ve sevgililer, mutlu olabilmek için
önceliği, kendinden önce ötekini mutlu etmeye vermelidir
**************
Bütünleştiren, kararlarda tutarlılık sağlayan
ve ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmaya yönelik ortak ileri
görüşe, VİZYON ya da STRATEJİ denir.
Strateji üç aşamada belirlenir:
Ülkenin ilk hedefini tanımlama
Ülkenin rekabet üstünlüğünü tanımlama
Ülkenin yaratıcı eğitim yapısını tanımlama
**************
ABD, ÇİN, Japonya, Almanya ve diğer gelişmiş ülkeler, az gelişmişlere araştırma geliştirmeye dayalı katma değeri yüksek donanım, yazılım ve teknoloji ürünleri satarak rekabet etmeye çalışırken, Türkiye, katma değeri düşük klasik ürünleri, işçilik maliyetini düşük tutarak üretip rekabet etmeye çalışmaktadır. Yani memur ve içi emeğini açlık sınırında tutarak ayakta kalmaktadır
***********
Dünyaca ünlü gelmiş geçmiş tüm ünlü
iktisatçılar, ülkede tekel veya oligapol rekabet koşulları geçerli değilse, tüm
fiyatların arz ve talebin kesiştiği yerde oluştuğunu söyler.
Dün Merkez Bankası, emirle tasarruf fiyatını
(faizi) 4,25 düşürdü. Bankalar, girişimcilerin talep edeceği parayı, bir yerden
bulmalıdır. % 100 olasılıkla dış borç bulunacaktır
MŞ: Yüksek faiz tasarrufu ve mevduatı artırır.
Önce tasarruf, sonra yatırım
**************
İyi veya kötü, doğru veya yanlış, karlı veya
zararlı, güzel veya çirkin ve benzeri karşılaştırmaları yapmaya DÜŞÜNME denir.
Hangi şıkkı tercih ederseniz öyle
davranırsınız. Ya da nasıl düşünürseniz öyle hissedersiniz. Tercihleriniz sizi
akıllı, az akıllı veya deli olarak nitelendirir
******************
İnsanlara zarar veren, onları inciten sözlere, davranışlara, iş ve işlemlere kötülük denir. Kötülük yapan insanın kötülüğünü aklayan ( meşru gören) hiçbir din yoktur. O halde, neden yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu ileri sürülen Türkiye’mizde insanlar birbirine her an, her yerde kötülük yapar zarar verir?
***************
Allah’ın rahmetini ifade eden ER-RAHMAN adı;
dünyada mü’min- kafir ayırt etmeden tek tek her insana (yaklaşık 8 milyar insana)
rahmet eden ve tüm mahlukata nimet veren Allah’ın Yüce İsimi anlamına gelir.
İnsanları ayırt ederek eşit iş, işlem ve
davranışta bulunmayanlara Müslüman denir mi?
MŞ: Din tüccarı denir
****************
2019, ABD’NİN Ay’a insan idirip aynı insanı
dünyaya geri getirişinin 50.yıldır. ABD, ayda üst kurup, Mars’a insan indirmek
üzeredir.
Türkiye, liseleri imam hatip lisesine
dönüştürmektedir. Üniversitelerin yapı, işleyiş, özgür araştırma ve özerkliği
YÖK ile giderek yok edilmektedir
Üniversitelerin, 2019’daki eğitim, öğretim ve
bilgili mezun düzeyi, 1970’li yılların lisesi düzeyine indirilmiştir
***********
Bir iyi niyet mesajına, yalnızca “tşk” şeklinde
yanıt vermenin karşı tarafta şu şekilde algılanacağını bilmeniz gerekiyor:
“Öyle gururlu insan ki, kendini ne sanıyor bu zavallı?” Onun gözünde benim hiç
olmazsa “teşekkür” yazmaya katlanacak kadar değerim yokmuş.”
“Tşk” diye üşengeç yanıt vermektense, hiç yanıt
vermeyin daha iyidir
***************
İleri teknoloji ve ileri teknoloji kullanımının anlık yaşamı egemenliği altına alması, değişim hızını dünyanın dönüş hızına eşitlemiştir. Çağın adı HIZ ÇAĞIDIR. Hız çağında insanlar, uzun yazıları veya iletileri okumaz. Bu nedenle, mesajlar, en fazla 140 karekterle verilmeye çalışılır
***************
İnsan yaşamı için gerekli, değerli ve kutsal
sayılan yiyecek, içecek, özellikle de ekmek gibi varlıklara NİMET denir.
Yokluk, sıkıntı, zorluk, yorgunluk ve çok büyük
masrafa da KÜLFET denir.
Türk devlet ve toplum yaşamında KÜLFET NİMET
eşitliği olağanüstü bozulmuş, zulüm başlamıştır
*************
Bugün değeri bilinen paranın belirli bir faiz
oranı üzerinden dönem sonundaki değerini hesaplamaya FAİZLENDİRME, dönem
sonundaki değeri belli olan paranın bugünkü değerini hesaplamaya da İSKONTOLAMA
denir
Yüksek faizle borçlandırarak insanı
köleleştirmeye de VAHŞİ KAPİTALİZM denir
****************
Hiçbir acı; hakkı yenmişliğin, horlanmışlığın,
aşağılanmışlığın, vefasızlığa uğramışlığın ve yok sayılmışlığın acısı kadar acı
değildir.
Türk halkının çok büyük bir kısmı, bu tür
acıları çekmektedir.
Neden acaba?
Tüm mutsuzlukların sebebi, yönetimdir. Yönetim
adilse, acılar azalır
***************
Vicdan, bütün hücrelerimizle içimizde bizi
Allah’a çağıran ilahi sestir. Hatta vicdan, Allah’ın içimizde yankılanan
sesidir.
% 99’unun Müslüman olduğu iddia edilen Türkiye
insanında ve özellikle de Türk üst yöneticilerinde, bu sesi duyanların
sayısının giderek azaldığını görmek çok acı
****************
Bizim Orhan Pamuk ve diğerlerinin koşarak almaya gittiği çok büyük dolarlı Nobel ödülünü, “Siz benim eserimi anlayıp not verecek donanımda değilsiniz” diyerek ret eden J.P. Sartre, “TV’de kendimi konuşurken görsem bile doğruluğuna asla inanmam” demiştir. Filozof olmak budur işte!
*****************
Yüce Allah’ın Yer Çekimi,Suyun Kaldırma Gücü,kalbin atışı,Dünyanın dönmesi gibi tüm yasaları, insanların değiştirilemez genel kaderidir.Bir de her insanın İlahi Defterde (Levh-i Mahvuzda) yazılı özel kaderi vardır.İnsan sabrederse,dürüst çalışırsa,kabulü mümkün dua ederse,defter elinde olduğu için Allah dilerse,özel kaderin bazı yerlerini silip yenisini yazabilir
****************
İnsanların hemen hepsi, sorun çözücü ve
yaratıcı düşünürler olarak doğar. Ancak, güncellenmemiş çağ dışı eğitim,
insanların büyük bir kısmının yeteneğini köreltir veya dumura uğratır. Eğitimin
yüklediği çağ dışı düşünme kalıpları, insanları akıllarını kiraya vermiş duruma
düşürür.
Ecdadın en değerli insanlarından birisi olan
Rahmetli Atatürk’e olumsuzluğun ve hazımsızlığın sebebi de her an yüklenmeye
çalışılan çağ dışı düşünce kalıplarıdır
****************
Rahmetli Hukuk hocamız Yusuf Ziya Binatlı, idam cezaları da vermiş olduğu uzunca hakimlik deneyiminden sonra profesör olmuştu.Hemen her ders bize şu öğüdü verirdi: “Evlenince eşlerinizin ailesine saygılı olun, ama sakın aile işlerinize onları karıştırmayın. Yoksa çok üzülürsünüz, Pek çok boşanmada, geçimsizliğin sebebinin her iki tarafın aileleri olduğunu gördüm. ”
****************
İnsan, hammadde halindeki kendisini özenle
işleyerek, kendisinden iyi, kaliteli, doğru, olgun ve erdemli insanı
çıkarabilmelidir.
Dünyaya gelmenin asıl sebebi budur.
Ham insan, ancak nefsiyle savaşarak, bilimsel
eserleri okuyarak ve eserlerin gereğini yapmaya çalışarak erdemli insan haline
gelebilir
****************
Duygusal beklenti açısından kazandığınının kaybından az olmasına HÜSRAN denir. Gelir, açısından kazandığının kaybettiğine değmemesine ZİYAN denir. Ne yazık ki Türk insanı genelde, her iki açıdan da hüsran ve ziyanı yaşamaktadır. Özellikle ebeveynler ve emekliler, hüsran içindedir. Duygular ve gelirler, her yıl diğer yıllara göre, geriye doğru hızla yol almaktadır
*************
İngilizce to have sahip olmak ve to be var olmaktır. Fransızca verbe avoir sahip olmak ve verbe etre var olmaktır. Türk kültürü, sahip olmayı önemsetirken, var olmayı ihmal eder. İnsan kendisi değilse, sahip olduklarının hiçbir anlamı yoktur. Bir taraftan malının kölesi olurken, diğer taraftan da doğal kişiliğini yitirerek kendisine mal vadedenlerin maşası olur
***************
Babası, “Benim oğlum bina okur döner döner yine
okur.” Türk ve Orta doğu dünyası, yaklaşık 1400 yıldır İslam dinini tartışır,
ancak aynı yerde patinaj yapar durur. Müslümanı huzurlu kılacak yere
gelemiyor.
İleri ülkeler uzay araçlarına binip
yörüngelerinde yaşamaya gidecekler. Dinciler, yarattıkları bu dünya
cehenneminde kalacak, cayır cayır yanacaklar
***************
Ölümün ziyaret etmediği ev bulamazsınız. Hangi ev olursa olsun, tümünden bir çocuğun, eşin, ebeveynin, hizmetçinin ölüsünün çıktığını görürsünüz. Ölüm yasası, tüm canlılar için geçerlidir. Dünyaya tapmak aptallıktır. Dünyadan hayırlı iş ve eylemler için yararlanmak ise, hem akıllılık hem de olağanüstü çok sevaptır
*************
“Haddini Bil” şartını ihlal etiği için çok
günahtır.
Yüce Allah, en iyi anlatan, açıklayan ve
öğretendir. Profesyonel (gelir için söylem ve eylemde bulunan) kişileri dikkate
almayınız. Yüce Kuranı, amatör bir ruhla kendiniz okuyun, kendiniz anlayın ve
gereklerini kendi özgür iradenizle kendiniz yerine getirin.
Yüce Kuran; yalnızca profesyoneller (dinden
gelir elde edenler) anlayıp, anlatsın ve açıklasın diye değil, tüm dünya
insanları kendi düzeylerine göre anlayıp gereğini yapsın diye indirilmiştir.
**************
18 kişilik bir minübüse 67 kaçak göçmen sığdırılmış, kazada 5’i çocuk 17’si ölmüştür.Minübüsün sürücüsü de aynı suçtan sabıkalıymış.Türkiye’de İçişleri teşkilatı varmış gibi ama yok işte.Her gün bir rezalet haberi. Tüm sınırlarımız geniş gözenekli kalbur gibi. İsteyen resmi içişlerine hiç görünmeksizin rahatça girip rahatça çıkar. Rüşvet alanları görmezden gelen bir devlet yapısı!
***************
Geçmişte ve bugün felsefede, bilimde, teknolojide, sanayide, sanatta, müzikte ve tüm alanlarda çok gelişmiş toplumların dillerinde ayrıntıların (nüansların) da adı vardır. Örneğin Osmanlıcada, ingilizcede, fransızcada ayrıntıların da adı olduğu için, yazarken hiç sıkıntı çekilmez. Güncel Türkçede ayrıntılara ad bulunamadığı için, konuşurken veya yazarken Arapça, İngilizce, fransızca sözcükler kullanılır
***********
Başka insanlarla içten bağlantılar kuran kişi, kendi gücünü ve yaşamdan tat alma becerisini geliştirmiş olur. Yakın ilişkide olduğu kişiler sayesinde de, diğer insanlara güç ve neşe verir. Antisosyal kişilik bozukluğu (sosyopat) olan kişiler yalnız, huzursuz, mutsuz ve sevimsizdir
************
Descartes,yaklaşık 10 yılını “var mıyım yok muyum?” diye düşünerek felsefesini geliştirmiş ve “düşünüyorum öyleyse varım” demiştir. VARLIK ve HİÇLİK, iki karşıt kavramdır. Bilgi varlık ise, bilgisizlik hiçliktir.Deneyden geçirilmemiş bilgi, hiç değerindedir. İnançlar, kanıtsızdır
*************
Her olayın, bir değil binlerce nedeni vardır. Olay, nedenlerinin kümülatif (birikimli) etkisiyle olur.Olayları nedenlerine bağlamaya, BİLİMSEL NEDENSELLİK ya da İŞLEV denir. 15 Temmuz 2016 olayı nedenlerine bağlanamamış,FETÖ hareketi diye tek bir nedenle geçiştirilmiştir.Ya FETÖ olayının nedenleri? BİLİYORUZ DA TEK TEK SIRALAMAKTAN ÇEKİNİYORUZ
***************
Verimlilik = Çıktı / Girdi = (Üretim miktarı X Birim Fiyat) / (İşçilik + Malzeme + Diğer üretim giderleri)
Kaliteyi bozmamak koşuluyla, eşitliğin paydası küçültülürken, payı büyütülebilirse, verimlilik artar. Bir ülkenin ortalama verimliliğinin çok yüksek olması, o ülkenin kaynaklarının akılcı kullanıldığının kanıtıdır.
Türkiye’nin ortalama verimliliği, gelişmiş ülkelere göre çok düşüktür. Bu durum, Türkiye’nin kaynaklarını akılcı kullanmadığını gösterir.
***************
Felsefede enine boyuna tartışılan
“İYİ” kavramının içi, Türkiye’de boşaltılmış ve artık şu genelleme
yapılır duruma gelmiştir:
“Bir düşünce, fikir, davranış, politika ya
da varlık, benim için iyiyse, o düşünce, fikir, davranış, politika ya da varlık
iyidir.”
DOĞRUSU; VİCDANİ, FELSEFİ, DOĞAL YA DA İLAHİ İYİ
VE İYİLİKTİR
****************
“Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur.” Yunus EMRE
**************
Roma yanarken zevkten dört köşe olarak seyreden
zalim NERON, insanları öldürmeye doyamamış ve “Keşke bütün Romalların boyunları
tek bir boyun olsaydı” demiştir.
Keşke bütün Fetullahçıların ve bütün yobazların
boyunları tek bir boyun olsaydı da…!
***********
76 yaşındayım. Cumhuriyet dönemindeki tüm darbeleri ve darbe liderlerinin bir süre sonra rezilce öldüğünü gördüm. 15 Temmuz 2016 darbe girişimini ne anlayabildim ne de yorumlayabildim! Bayramını, içimden gelerek kutlamak gelmiyor. Yobazlar vaktiyle desteklenip şımartılmamalıydı
*************
Bilim bir ağaçla simgelenir. Ağacın dallarına takılıp kalanlara, yarı cahil denir. Ağacın gövdesini ve dallarını bilenlere, bilim insanı denir. Dallardan gövdeye, gövdeden köke inebilenlere, sonra da ağacı tekrar görüp, evrensel bütünlüğe ulaşabilenlere de evliya, filozof veya alim denir
************
Amaçlarına ulaşmak için, inançlarına uygun davranan insanlara, “akıllı” denir. Aklı kıt olanların, ne sağlam inancı ne de amacı vardır. Doğru dürüst tanımlı hedef ve amaçları olmadığı için, bu dolma akıllı insanlar, farkında olmadan kendilerine akıl yükleyen insanlara hizmet eder
***********
İnsanların büyük bir kısmı; vücudunun şeklini, organlarının yapı ve işleyişini beğenmez. Ancak, aklını beğenmeyen bir tek insan bile yoktur. Hele Türkiy’de herkes herkese akıl verir durur. “Bir de üstüne üstlük, “Ben senin yerinde olsam, şöyle yaparım böyle yaparım” der. Herkesin gen yapısı, deneyimleri, koşulları ve zekası farklı olduğu için, asla kimse kimsenin yerinde olamaz
**************
2019 itibariyle, Türk halkının temel gereksinmesi; adalet, barış, dostluk, özgürlük ve benzeri psikolojik eksikliklerdir. Ancak, bilerek veya bilmeyerek maddi varlıklara ve nesnelere yöneliyoruz. Evimizi, arabamızı ve diğer eşyalarımızı yenilediğimiz halde mutlu olamıyoruz. Dost sıcaklığının yerini maddiyat, asla dolduramaz
**************
Eskinin tekrarlanıp durması, eskiyi tekrarlamayan ülkeler ilerlediği için, Türkleri daha da çok gerilere götürür. Ey Türk eğitimcisi geçinenler, bu gerçeği görünüz artık. Öğrencilerden ezber yanıtlar alarak başarılarını ölçmeye çalışmak, akla ve gerçeğe aykırı bir çaba ya da eski değimle abesle iştigaldir
*****************
Öğretmen, öğretim üyesi, bilim insanı,
araştırmacı ve yazar, öğrencilerden ve okuyanlardan farklı kişilerdir. Öğrenci
ve okuyucu, tevazu göstererek farklı olanları öğretmenimiz kılarak onlardan
bilmediklerimizi öğrenmeye niyetli olmalıyız
Türkiye’de halk, maalesef politikacılardan ve
üç kağıtçılardan öğrenmeye niyetlidir
*************
EĞİTİMLİ BİLGİSİZLİK
Hakkıyla eğitim almış, sürekli kendisini
eğitmiş ve her konuda değişik kitap ve dergileri okumuş kişinin kendisini
“BİLMEME” konumuna yerleştirmesine, eğitimli bilgisizlik denir. Bu tür kişiler,
hiç çekinmeden BİLMİYORUM” deme cesaretini gösterir
TÜRKİYE’DE?
Politikacılar, eğitimsiz bilgilidir!
**************
PARADİGMA DEĞİŞMİŞTİR
Amerikanistan, ingilizistan, Fansızistan,
Almanistan, Türkistan ve diğer aitlik ihtiyacını karşılayan vatanlar
yoktur.
Dünya insanları, artık Googleistanlıyım,
Amozanistanlıyım, Microsoftistanlıyım, Appleistanlıyım, Samsungistanlıyım,
Koçistanlıyım, Sabancıistanlıyım, İşbankistanlıyım, ODTÜDİSTANLIYIM gibi imajıyla
gurur duyduğu kurumlara ait olmakla tatmin oluyor; aidiyet duygusunu ençokluyor
************
“Beni yok etmeyen acı, daha güçlü olmamı
sağlar.” Dr. Martin Luther King.
İyi düşünülürse, acıların arkasında kendine özgü
anlam ve değerler olduğu görülür.
Bir insan kim olursa olsun, ne kadar bilirse
bilsin, diğerlerinin onu algıladığı kadardır.
Filozoflar, evliyalar, alimler ve alanına hakim
bilim insanları, diğerleri tarafından tam algılanamadıkları için kendilerini
yapayalnız hissederler ve tanrıya sığınırlar. Acılarını tanrıyla paylaşmaya
çalışırlar.
Acı, insanı olgun, duyarlı ve nazik yapar
*************
Her aşk bir vedayı hak eder. Başlayan biter
gerçeği, doğal bir yasadır. Aşk da başlar ve biter. Önemli olan, aşkı sevgiye
dönüştürebilmektir.
Sevgiyi yaşam felsefesi yapabilmektir.
Sevgi, asla bencillikle bir arada yürümez.
Bencillik sevginin katilidir.
Sevgi, bekletmeden vermektir
*************
El ile tutulup göz ile görülecek anlamda var
olan, varlığı hiçbir biçimde yadsınamayan bir duruma, bir olguya, bir nesneye,
bir niteliğe GERÇEK denir. Ancak, her görünen de gerçek değildir. Bu anlamda
gerçekçilik, hayal gücü olmayanlar için geçerlidir. Düz görünen dünya, küre
olarak hayal edilmiş ve hayal doğrulanmıştır.
“Siz kafanızı hayallerle doldurun, o
hayaller birgün ceplerinizi (kasanızı) parayla doldurup taşırır.” ABD’NİN
3.Devlet başkanı T. Jafferson
*************
Maddi ve manevi insanlık varlıklarının, düşünce, sanat, bilim ve teknoloji ürünlerinin tamamına UYGARLIK denir.
Bu günlerini, uzak geleceğin uygarlık
değerlerine göre yaşayanlar İLERİCİ; bu günlerini uzak geçmişin çöplüğünde
yaşayanlar ise, GERİCİ olarak nitelenir.
2019 Türkiye nüfusunun
%50’si ilerici, %50’si gerici denebilir
*************
Diploma, sahibinin bildiğni göstermez. Hangi
dersleri ALMIŞ gibi olduğunu gösterir.
Diploması olmasına rağmen matematik, fizik,
kimya, Türkçe, yabancı dil, hukuk, mühendislik ve diğerlerini hakkıyla
bilenlerin sayısı o kadar az ki, eğitim sisteminin kalitesinden nefret ediliyor
***************
Vefat eden birinin cenazesi sırta alınınca, bir
komşusu Nasrettin hocaya, “Hocam, cenazenin neresinden gitmeliyim?”
Hoca, “İçinde gitme de, neresinden gidersen
git” der
KISSADAN HİSSE: Bilimi, bilimselliği, adaleti
boş verenlerin peşinden gitme. Bilimin, insaniyetin arkasından git
**************
Hemen her gün karşımıza birçok güzellik çıkar. Bazen bazılarını görür, bazen de bazılarını hiç farketmeden yanlarından geçer gideriz. Güzellikleri farkeden ve deneyimleyen kişi, artık çevresine, tüm dünyaya ve evrene hayretler içinde bakmaya başlar. İlgisini derin ve sonsuz olana çevirir
***************
Milattan önce de sonra da bugün de
ekonomi=iktisat TASARRUF demektir.
Faiz oranı yüksekse toplam tasarruf artar,
toplam reel yatırım azalır.
Faiz oranı düşükse, toplam tasarruf azalır,
toplam reel yatırım artar
Tarihte hiçbir zaman emirle faiz oranı
düşürülememiştir.
Önce TASARRUFU artırmak yani israfı önlemek
gerekir
***************
Samimiyet ve özen gösterilme beklentisi yüksek olan ilişkilerde, beklenti eksik karşılanırsa, kalp kırıklığı olur. Sevdiğin, özen gösterdiğin, baş tacı ettiğin kişinin, seni boş verir ya da ihmal eder duruma geldiğini anladığın an, kalbin kırılmış demektir. Sevdiğimizden inciniriz
*************
Nietzsche’nin ilk akıl hocası olan Alman
filozofu Arthur Schopenhauer, 43 yaşındayken 17 yaşında bir kızla aşk yaşar.
Yaş farkı gerekçe olduğu için evlenemezler. Schopenhauer, terk-i diyar eder.
Dünyanın en karamsar filozofu olur.
MŞ: Aşk nüfus kapıdı mı yoksa kalpler
arasındaki bağ mıdır?
*************
Aşkı kimin bildiğini kimse bilmez. Ancak aşkı, aşk yazılarıyla hayatını kazananlar hiç bilmez. Aşkı, kaynağı bilinmeyen türkülerde arayın. Örneğin zahidem, yarim istanbul’u mesken mi tuttun, şu uzun gecenin gecesi olsam ve daha nice türkülerde buram buram aşk vardır, özlem vardır
**************
Türk gençleri ve orta yaşlıları, pazar kapitalizminin iş dilini sevgi ve aşk olayında da kullanır oldu. Genç ve orta yaş kuşağı, sevgi ve aşk ilişkisini bir yatırım olarak görüyor. “Bu ilişkiden ben ne alıyorum? İhtiyaçlarım karşılanmıyor. Boşansam karlı olurum!” düşüncesi yaygın. Oysa, gerçek sevgi ve aşkta aidiyet, güven ve ortak amaç duygusu esastır
***************
1923-1955 döneminde Türkiye’de insan, sadece
insandı. 1955’lerden sonra Türk insanı, giderek artan oranda bir müşteriye, bir
reklam avına indirgendi.
Artık yeni nesil Türk insanı bugün, yeterli
olanı çok az bulmakta, ne bulursa saldırmakta, aldıkça almakta, tükettikçe
tüketmekte, doymamakta
**********
Çocuk ve kadına yönelik suçların, cezaları
artırarak önleneceği varsayılmaktadır. Cezalar suçları ve günahları önleseydi,
%99’unun Müslüman olduğu ileri sürülen Türkiye’de, cezası cehennem olan
hırsızlık, vergi kaçırma, kul hakkı yeme, zina, öldürme ve benzeri günahlar
işlenmezdi.
Yansız çağdaş kurumlarda çocuklara ve gençlere,
büyüklerin insanlık örneği olmaları gerekir
**************
Türkiye, daha henüz Sanayi Çağını ve Sanayi
Toplumunu gerçekleştirmeye çalışırken, ileri ülkeler Nano Teknoloji ve bilgi
Toplumu nimetlerinden yararlanmaya başlamıştır. Türkiye, neyi ne kadar
bilmiyorsa bilmediğinin karesi oranında zarar ettiğinin farkında değil. Eğitim
güncellenmelidir.
Akıllı telefonu bir tıklatımda bulunuveren
bilgileri sınıflarda anlatmak, ölü bilgileri diriltme çabasından başka
değildir. Sınıflarda araştırma yaparak yeni bilgi doğumu yapacak bir eğitim
sistemi kurmak şarttır
*************
Kişi, çocukluğundan beri mutluluk hayali kurduğu bir eğitim kurumunda öğretmenlerinden ve hayalinde yücelttiği bir işteki ilk gününde, amirlerinden veya kıdemli meslektaşlarından ilk fırçayı yediği, ilk anlayışsızlığı gördüğü an, gerçek şokuna girer, sevinci mateme dönüşür, akşam ailesine bitmiş, tükenmiş olarak döner
*************
Renkler ve zevkler tartışılmaz ama, renksizler ve zevksizler tartışılabilir. Adi çıkarı için anında bukalemun rengi alanlara, renksiz denir. Klasik, modern ve post modern sanat eserleri karşısında duygulanmayan, kendi ucubelerini sanat diye yutturmaya çalışanlara da zevksiz denir
*************
Kendisi, çocukları ve yakınları için endişeden,
kederden, gelecek korkusundan, karamsarlıktan, üzüntüden uzak olma haline,
HUZUR denir. Huzur, aslında mutluluktan da önce gelen bir dinginlik kavramıdır.
MŞ SORUSU: Huzur insanın kendi içinde mi, yoksa
dışında mı aranıp bulunmalıdır
*************
Yalnızlık (Loneliness)
Genç yaşlarda insanoğlu, çok çeşitli gurbet
halleriyle tanışır. Bazen ailesinden, eşinden, dostlarından, arkadaşlarından,
vatanından ayrı düşer ve kendisini yalnız hisseder. Ancak, insan yaşlanarak
kendisinin gurbetine çıktığında, işte orası en gerçek yapayalnızlıktır
**************
Kıvamlı ürün ve üretim süreçlerini tasarlamak için ürün mühendislerini, süreç mühendislerini, pazarlamacıları, alıcıları, bilgi uzmanlarını, kalite uzmanlarını ve tedarikçileri bir araya getirip tartıştırarak rasyonel tasarım yapılmasını gerçekleştirmeye, EŞ ZAMANLI TASARIM denir
***********
OLUŞU (OCCURRENCE) İKİLEM (DUALİTY) SAĞLAR
İkilem (duality) ilkesine göre, zıtlar birbirini tamamlar. Tek başına (+) elektrik eylemsizliktir. (+) elektrik (-) elektrikle tamamlanırsa; ısı, ışık veya hareket olur. Kadın erkekle tamamlanırsa; aşk, sevgi, duygu, evlat, akıl, şefkat, güç, merhamet ve mutluluk olur. Duygusallık, akılcılıkla tamamlanırsa, dengeli insan olur. Gece, gündüzle tamamlanırsa, gün olur.
Evrendeki tüm oluşlar, zıtların birbirini tamamlamasıyla olur. Hiçbir zıt, diğerinden üstün değildir. Diğerinin bütünleştiricisidir
************
Rüya işte!
Rüyamda, tam yetkili devlet yöneticisi olmuşum.
İstisnasız tüm özel öğretim ve eğitim kurumlarını ve özel ünüversiteleri
devletleştirdim. Liyakat sahibi jürilerin yaptığı sınavda başarı gösteremeyen
tüm öğretmen ve öğretim üyelerini emekli ettim. Başarılı olanların maaşını 2
katına çıkardım. Halk çok sevindi; beni alkışladı ve her yere heykelimi dikti
**************
Umutsuzluğun, karamsarlığın, güvensizliğin yarattığı ruh haline, DEPRASYON denir. Deprasyon, bir yalnızlık hastalığıdır. Birbirini anlamayan vatandaşlar, yöneticiler, iş arkadaşları, komşular, anneler, babalar, çocuklar…Tutunacak bir dal bulamayan insanlar, yalnızlık hastasıdır
***************
İnanın inanmayın, ben, eğitim sektöründe görev aldığım ilk gün bir kurulu düzen buldum. Daha sonraki aylarımı ve yıllarımı, bulduğumdan daha iyi, daha güzel, daha öğretici ve eğitici bir düzen bırakma yönünde harcadım. YÖKÜ MÖKÜ boş verdim. İleri ülkelerdeki yaklaşımı uyguladım
**************
Diğer ülkeleri boş verin. Dünyada sadece iki
ülke var:
(1) Sağlık ülkesi
(2) Hastalık ülkesi
İnsanoğlu, sağlık ülkesinden hastalık ülkesine
girdiğinde, aciz bir kul olduğunun farkına varır. Hele kendisini o ülkenin
devası olmayan bölgesinde bulursa, Allahına teslim olur.
AMA NE ÇARE!
*************
Beden ve ruh sağlığımızın korunması için 3
temel koşul çok önemlidir:
(1) Endişe, korku, öfke, keder gibi
olumsuzluklardan uzak durmak
(2) Yaşantımızı evrensel erdemli değerler
ekseninde (doğrultusunda) sürdürmek
(3) Dünyadaki doğru, dürüst, yapıcı ve öğretici
insanlarla bağ kurup etkileşmek
***********
Söylev ve söylemlerinde “şey”, “adım atma”, “noktasında” gibi boş küme ve boş sözcükleri kullananların yeterince sistemli bir eğitim almadıklarını, Türkçe derslerinden kayırma ile geçtiklerini, diplomalarını kayırma ile aldıklarını veya üniversite diplomalarının olmadığını varsayarım. Eski söylevlelerde bu sözcükler yoktur
****************
Rüya işte!
Rüyamda Sayın Erdoğan yetkileriyle, her arzu
ettiğimi bir emirle yapabilir durumdaymışım.
Sebze üretip ambalajlayabilen ve ağaçlardan
meyve toplayıp paketleyebilen robot üretemeyen tüm Ziraat Fakültelerinin
kapatılması emri verdim ve hepsini tümden kapattırdım
HAYIRDIR İNŞALLAH!
************
Tekrar ediyorum, 2019 itibariyle dünya
gençliği, tarihte ve bugün belirli bir millet simgesi ile ifade edilen tüm
klasik milletlerden apayrı bir Z kuşağı MİLLETİDİR.Çünkü, dünün yaşlı çok büyük
yer küresi, bugün küçülmüş küçülmüş bir gencin avuç içine sığmıştır.Dünya
İNTERNET OLMUŞ VE BU İLETİŞİM AĞIYLA dünya gençliği, yaşlı dinazor milletlere
karşı bağımsızlık ve özgürlük ilan etmiştir
Yaşlıların imparatorluğu gidicidir
******************
Bir problemi çözmek ve beklenen anlamlı bir
sonuca ulaşmak için tasarlanan, eğerli (if’li) terimlerden oluşan yol ve
yöntemler zincirine ALGORİTMA denir
Algoritma, sağ ve sol köşelerinde eğer (if)
sözcüklü eşkenar dörtgenleri birbirine bağlayıp sonuca götüren mantık
bütünlüğüdür
Dillerde İF (Eğer) sözcüğü olmasaydı, ne
bilgisayar, ne robot, ne de yapay zeka olurdu
**********
DENGEYİ BOZUP DAHA İYİSİNİ KURAMAYAN BAZI
TARİHİ LİDERLER
Neron, Ramses, H. Sabbah, Kral Faruk, Hitler,
A. Menderes, Kenan Evren, Muammer Kaddafi, Saddam Hüseyin, Beşşar Esad ve
diğerleri…
Dengeyi bozmak çok kolaydır, ancak denge kurmak
felsefe, matematik, akıl ve dört başı mamur mükemmel eğitim ister
**************
Karşılanmayan ihtiyaca PROBLEM denir.
Trafik, eğitim, sağlık, gıda, tatil, park, bahçe, plaj, güvenlik, adalet, iş bulma, şeffaflık,
liyakat, rahat emeklilik, huzur…
Uzatmaya gerek yok, Türk halkı, giderek artan oranda PROBLEM VE KITLIK CEHENNEMİNİN ateşinde yanmaya
başladı.
Devlet kesimindeki orantısız İSRAF, cehenneme odun atıyor
Formun Üstü
“Dünya düz değil yuvarlaktır; güneş dünyanın
etrafında değil dünya güneşin etrafında dönüyor” diyen Galileo’yu hakimler
yargılamış, haksız bulmuş ve idam etmiştir.
MŞ: Eğer hakimler haklı olsaydı, bugün dünya
düz ve Güneş dünyanın etrafında dönüyor olacaktı.
Her hakime hakim denmez. Hakkı hak sahibine
vermeyene, zalim denir
**************
Tarihte kainatın, dünyanın ve insanlığın
oluşumuna olumlu katkıda bulunmuş ölüler diridir. Bizim yaşlı liderlerimiz gibi
gerçeğin hakkını veremiyor olduktan sonra, diriler de yaşayan ölüdür.
Bu açıdan bakıldığında, 2019’un yaşlı
siyasetçiler Türkiye’si, adeta bir ölü yaşayanlar mezarlığıdır
**************
“Gençler bir millettir.”
Gençler, çağ değerlerinin çok daha ötesini
hayal eder, arzular ve ister.
AK’LARIN Türk çocuklarına ve gençlerine
yüklemeye çalıştığı değerler, çağdışıdır
Gençler, hamaset söylemleri değil adalet,
özgürlük ve uzlaşı istiyor. Gençler, cep telefonlarıyla dünyayı geziyor,
dünyayı görüyor ve dünya gençleriyle ve dünya gençlerinin değerleriyle
bütünleşiyor
***************
Mutlak Entropi (Bozulma) Yasası: En mükemmel
sistem bile olsa her sistem, işlemeye baladığı anda bozulma süreci de başlar ve
sonunda sistemin işlerliği biter. Entropinin özeti şudur: BAŞLAYAN BİTER.
AK’LARIN düzeni de başladığı andan itibaren
bozulması başlamış, bitiş yaklaşmıştır
**************
Bu dünyacılık (sekülerizm) ve öteki dünyacılık,
iki aşırı uçtur. Bu tür ikilemlere, ifrat ve tefrit denir. Aşırılık, yaratılış
amacıyla çelişir. Peygamberimizin ifadesiyle insanın görevi, “Hiç ölmeyecek
gibi bu dünya için, hemen ölecekmiş gibi öteki dünya için çalışmak” orta
yoludur.
İnsan, ölçülü olmalı, aşırılıktan kaçınmalıdır
***************
Değişim zaman birimiyle ölçülür. “76 yaşındayım” demek, “76 birim değiştim” demektir. Geçmişteki zamanınızı kullandınız bitti. Ancak, ölünceye kadar geçireceğiniz zamanı seçmek elinizdedir. Öyle doğru bir değişim seçimi yapınız ki, sizi erdemli kişi haline getirsin de olgun insan olarak can verin
***********
Sizi üzen, dertli kılan, yoksullaştıran, ruh hastası yapan, her geçen gün daha da kötü hissettiren ezberinizi kesinlikle terk etmeniz, unutmanız şarttır. Hayatla artık başka bir dille konuşmaya başlarsanız, her koşulda mutlu olmanın bir yolunu bulabilirsiniz. İnançlar, kanıt olamaz
****************
Hangisi olursa olsun, inançlar tartışılmaz, başkasına dayatılamaz ve kanıt olarak gösterilemez. Müslümanlar, bunun Yüce Kuran yaklaşımı olduğunu bir anlayabilse, birlik beraberlik gerçekleşir, parça parça bölünmüşlük ve anlamsız inanç kavgaları son bulur.
***************
Son aylarda genel yatırımlar % 23, fabrika ve
işyeri yatırımları % 29 düştü, inşaatta son yılların en büyük daralması oldu;
endüstri % 3 küçüldü.
Suriye sorunu daha da büyük tehdit olarak
üstümüze geliyor.
Seçilmişlerin yerine kayyumlar atanıyor.
Hepimizi büyük gerilemeler, zorluklar bekliyor.
Keşke yanılsam!
**************
Kafamda deli sorular, deli deli sorular var. Kendimle iç muhasebe yapıyorum. İçine doğduğum için ben istemeden otomatik olarak kafama yüklenen kültürde, doğru bildiklerimin, baştan aşağıya yanlış ve çağ dışı olduğunu, bu yaşta mı anlamalıydım? Ya hiç anlayamadan göçüp gidenler!
************
Hazır bilginin belleğe yerleştirilmesine, EZBER
denir.
EZBER YARATICILIĞI ENGELLER
• Ezber ile yaratıcılık taban tabana zıttır
• Yaratıcılık sorgulamayı, ezber ise
sorgulamamayı esas alır
• Ezberleyen kişi, sorularını bile ezberlenmiş
kalıplarından seçer
• Ezberleyen kişi sorunu çözecek soru soramaz
• Sorun çözme, doğru soru sorabilme becerisidir.
Ezber bu bu beceriyi yok eder
• Ezberlemiş kişiyi yönetmek çok kolaydır
• Ezberlemişleri yöneten kişi, verimliliği
artıramaz
MŞ NOTU: (1) Osmanlı devletinin yıkılmasında,
anlamını bilmeden ezberleyen hafızların rolü çok büyüktür
(2) Türkiye’nin dünya ölçeğinde geçerli patentinin
olmamasında, EZBER milli eğitimin rolü ve ezber sözde din söylemlerinin rolü
olağanüstü büyüktür
**************
Dünyaya gelmeden önce önüme alternatifler konsaydı ve her seçeneğin üstün ve zayıf tarafları gösterilseydi, asla Türkiye’yi seçmezdim. Ancak, Türkiye’de dünyaya gelmem irade buyurulduğuna göre, Vatanımın iyiliği, sağlığı ve selameti için elimden geleni yapmak görevim ve Cennete götürecek gerçek ibadetimdir
************
Geçmişin hesabını sormak ve geçmişteki olayları
bu günkü akılla değiştirmek mümkün değildir. Önemli olan geçmişin altından
kalkabilmeyi başarmaktır.
Geçmişe takılıp kalanlar ve bu döngüden
(girdaptan) çıkamayanlar, psikiyatri ve psikoloji biliminde hasta sayılır.
Geçmişte size yapılmış olan haksızlıkları, çirkinlikleri boş verin gitsin. Hiç
olmazsa bu günün ve geleceğin tatlarını kaçırmamaya, yakalamaya çalışın
************
Devlet yöneticilerinin yönü geriye doğruysa,
ülke gerinin çöplüğüne doğru gider. Gerinin çöplükleri yıkılmış, parçalanmış,
yok olmuş devletlerle doludur. Yön ileriye doğruysa ülke halkı çağdaş, devlet
bağımsız olur.
İnançlara göre yönetim GERİ, deneyle kanıtlanmış
bilime göre yönetim İLERİDİR
************
Ey baş veya alt yönetici, sen onların inanç ve
uygulamalarını yanlış buluyorsan, onlar da seninkileri yanlış buluyorsa ve sen
“Birlik olmalıyız” diyorsan, söylediğin mantıklılık değil, çelişki
olur.
Sen, deneyle doğruluğu kanıtlanmış bilgilere
dayanarak, “Birlik olalım” dersen, tutarlı olur ve çelişkiye
düşmezsin
************
Her gidiş, bitti demek değildir. Eğer, dönüşü
gerçekten istiyorsanız, arkasından koşup yetişirsiniz. Özür dileyip hatanızı
anladığınızı söylersiniz.
Eğer gittiyse, tüm olumlu çabalarınıza rağmen dönmüyorsa,
aslında o hiç sizin olmamıştır. Çok daha büyük çıkarların peşine düşmüştür
***********
Akıllı, zeki ve cesur insanlar, ücret ve maaş
almaz. Risk alır ve girişimci olur; başarırsa ücret veya maaş verir.
Girişimcilik; yeni pazarlar, ürünler,
teknolojiler, birlikler, organizasyonlar, kaynaklar tasarlayabilme,
tasarılarını hayata geçirebilme yetenek ve cesaretine bağlıdır
**********
Bu güne kadar Anadolu insanı, hiçbir zaman AN’LARINI yaşayamadı. Yöneticileri, o yoksul halka hep gelecek vadetti ve hep daha iyi gelecek için çok çalışmalarını, tasarruf yapmalarını, azla yetinmelerini, ibadet etmelerini, sabretmelerini, vergi vermelerini, şehit olmalarını istedi
********
Her insanın kafası, ona göre uyumlu inanç, ilke, bilgi ve varsayımlardan oluşur. Bu gerçeğe, insanın dünyası denir. İstisnsız herkes, kendi dünyasına gizlenir ve dış dünyaya kendi özel dünyasının penceresinden bakar. İnsanlar arasındaki sorunlar, bu farklı bakışlardan kaynaklanır
*********
Çin, japonya, ABD, Almanya ve diğer güncel
bilim doğrultusunda ilerleyen ülkeler,şu anda insanlar tarafından yapılmakta
olan iş ve işlemlerin tümünü, robot ve yapay zekalara yaptırmak ve insanı
üretimin dışına çıkarmak üzeredir.
Bizim yöneticiler, geçmişi geri getirmeye
çalışıyor
**********
Çıkar beklediği ve çıkar elde ettiği kimselere,
makam ve mevki sahiplerine, sahte saygı ve hayranlık göstererek yaranmaya
çalışan kimselere ŞARLATAN, YALAKA veya DALKAVUK denir.
Tüm saraylar, dalkavukların en rahat üreyip
çoğaldığı ortamlar olarak bilinir
Atatürk, yalakaları sınar ve derhal, yönetimden
uzaklaştırırdı
******
Güncel bilim, kültür ve erdemden yoksun insan,
bu tür insanlardan oluşan devlet ve sözde devlet yöneticileri, en kolay
kendisini kaybeder.
1600 yıllarından sonra kendini ayakta tutan
yüce değerlerini giderek
kolayca kaybeden Osmanlı devleti toprakları
üzerinde halen 25 devlet var
***********
Galileo, dincilikten çıkarlarını maksimize
etmekte olan Hıristiyan yobazları tarafından idam edilmişti.
Sokrates, dincilikten çıkar sağlayan Atina
yobazları tarafından idam edilmişti.
Dünyadaki tüm dinci yobazlar, yoksul halka,
kendi uydurdukları dini pazarlayarak refah içinde yaşamaya devam eder
************
Hayat nefes gibidir. Onu kendi adına alırsan yaşayabilirsin. Bu gerçek, devlet hayatı için de geçerlidir. Türkiye, uzunca zamandır kendisi için tam nefes alamıyor. Yabancı ülkelerden pahalıya mal hizmet ve bilgi satın alıp, onlara ucuz mal ve hizmet satıyor. Halk, pahalılıktan ve gelirlerinin gerilemesinden nefes alamaz oldu
***********
Ekimde 77 yaşına gireceğim nasip olursa!
Ömrümde denediklerim için değil, denemediklerim için pişmanım. Şimdi neler
neler kaçırdığımı fark ediyorum. Cesaret gösterip girişimde bulunamadığım
konularda, meğer ne fırsatlar kaçırmışım!
Cesaret, ayakların titrerken ileri
atılabilmektir
*************
Bir değişimin eşiğine geldiğin zaman, çıkarı bozulacak olan herkes, senin değişmemen gerektiğini söyler. Oysa dünya kurulduğu andan itibaren değişim başlamış ve giderek artan oranda da hızlanarak devam etmektedir. Yılda bir kez derisini değiştirmeyen yılan yaşayamaz. İyiye doğru değişmemiz gerekir.
************
Bir hayatı başkası için yaşamanın, hiç kimseye
bir yararı olmaz. Başkası veya başkaları olmadan da yaşanmaz. Ancak, vermede ve
almada denge şarttır. İnsan verdiği kadar almayı ve aldığı kadar da vermeyi
bilmelidir.
Hayatınızı harcadığınız insandan veya
insanlardan nankörlük görmek acıların en acısıdır
*********
3 kıtada yaklaşık 550-600 milyon kilometre kare toprağı olan Osmanlı
imparatorluğunun padişahlarından sonuncusu, elde kalan son orta Anadolu’yu da
düşmanlara son attığı imza ile teslim etti. Tüm ezanlar 2-3 yıl okunmadı. Öle
öle sadece 7-8 milyon kalan Türk Halkı 1919 dan 30 Ağustos 1922’ye kadar Yunan
ordusunun esiri kaldı. Türk karakolu, Türk mahkemesi olmadı.
Bugün Atatürk 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesini kazanarak, ezanların
3 yıl sonra tekrar okunmasını sağladı
Ey “Atatürk” sözünü ağızlarına hiç almayanlar, Susan ezanları kim tekrar okunur kıldı?
Allah Atatürkten razı olsun. Dumlupınar Başkomutanı büyük Atatürk, hakkını helal et!
Zafer Bayramınızı kutlar, minnettar halkıma esenlik dilerim.
************
30 Ağustos 2019 cuma hutbesinde Mustafa Kemal’e şükran ifadesi bekliyordum. Diyanetin Camilerine bundan sonra ne cuma namazına ne de vakit namazlarına giderim. Camilere siyaset girerse din dışarı çıkar
***********
97 yıl önce şu anda, Afyon ile Kütahya
arasındaki Dumlupınar,da 4 gün kovalamadan sonra kıstırılan ve dört bir yandan
kuşatılan düşman ordusu, perişan edilmekteydi.
Tarihte emsali görülmemiş bu ordunun baş
komutanı, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’TÜ
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI, kutlu olsun!
Not: Diyanet işleri başkanlığını, M.K. Atatürk
kurmuştu. Diyanet bu günkü Cuma hutbesinde, adını anmazsa nankörlüğün örneğini
vermiş olur
*************
Bir ülkenin sosyal yaşam kalitesini ve ekonomik
başarısını sadece dinine, inancına ya da kısacası kültürüne bağlamak,
saçmalamanın en doruk noktasıdır.
19.yüzyılda bizden çok gerilerde olan, bugün
ise bize birkaç tur atan Japonya, Güney Kore, Çin ve diğerleri başarısını,
KÜLTÜRSELLEŞMEYE borçludur
***********
Büyük iş, işlem, görev, makam, unvan ve benzeri
uydurma büyüklükler yoktur. Küçük iş, işlem, görev, makam, unvan ve diğer
uydurma büyüklükleri; hak, hukuk, adalet ve aşkla yapmak vardır.
Din ve devlet adına büyüklük taslayanların
tümü, aslında zerre bile değil, birer mikropturlar
************
Şu anda biz yaşayanlar, 100-150 yıl önce
neredeydik? Her neredeysek, yurdumuzdan bir şekilde ayrılıp bu dünyaya geldik.
Gurbetteyiz. Gurbet acısının tek çaresi, sılaya dönüştür. Ancak sılaya, gerçek
yurda eli boş dönmek olmaz.
Peki ne götürmeliyiz? İYİLİK götürmek yeter de
artar!
************
“Mutluyum ama, geriye dönüp baktığımda
hayatımda mutlu olduğum bir hafta bile hatırlamıyorum” Goethe.
Gerçekten de hayat, hep bir mücadele, didinme,
çaresizlik, çözüm arayışı, mal, mülk, konfor arayışı gibi çabalar içinde son
bulur.
Hayatın BOŞ olduğunu erken anlayanlar mutlu,
ölüm döşeğinde anlayanlar ise mutsuz ölür
************
İnsanın, kendisini yakacağını bildiği halde yaptığı
doğruluk ve dürüstlüğün, yasalarda ve yönetmeliklerde cezası olsa bile,
vicdanında bir cezası yoktur.
İnsanın geçmişinde başkalarına zarar veren
dürüst olmayan bir davranış ve yalan varsa, vicdan ölünceye kadar sızlamaya
devam eder
***********
Her aile bir tarihtir. Hatta okumasını bilene
her aile bir destandır.
Tıpkı bir devlet gibi kurlur, büyür, gelişir,
duraklar, sarsıntı geçirir, yeniden toparlanır, bölünür, yeniden güçlenir, dostları
düşmanları olur.
Aileyi ayakta tutan karşılıklı sevgi, saygı, öz
veri, paylaşım ve değerlerine bağlılıktır
**************
İnsan olmanın eğitimle,aydın olmakla,zengin olmakla, yoksul olmakla, dinci olmakla, kadın veya erkek olmakla hiçbir ilgisi yoktur. İnsan olmanın kul hakkı yememekle, çalmamakla, gasp etmemekle, öldürmemekle, hakla, hukukla, adaletle, liyakatla ve vicdanla %100 tam ilişkisi vardır.
**********
Hayat beklemeye gelmez. Aş, iş, eş beklememeli, aşa, işe, eşe koşmalı. Şans, kader, kısmet beklememeli, herkes kendi şansını, kaderini, kısmetini kendisi yaratmalıdır. Sevgi, saygı, sağlık beklememeli sevmeye, saymaya, sağ kalmaya koşmalıyız. NEREDE BEKLEME VARSA, ORADA İSRAF VARDIR. Hayatınızı israf etmeyin
*************
Gerçek sevgi bütün mesafeleri aşar. Aslında, 21.yüzyılda uzaklık ya da mesafe sorunu da ortadan kaldırılmıştır. Acil durumlarda, bulunduğunuz yerden en uzak yere, en geç 15-20 saat içinde ulaşabilirsiniz. Gönüller bir ise, zaten mesafe söz konusu değidir. Gönülleriniz bir olsun
*************
Her insanın içinde bir iyi bir de kötü taraf vardır. Eğer kötü tarafı beslerseniz insanın içindeki kötü tarafı büyür. İyi tarafını beslerseniz, insanın içindeki iyi tarafı büyür. İnsanın iyi tarafını görmek ve o tarafa çalışmak, hem çok sevap hem de toplumsal bir görevdir. İyileri çoğaltmalıyız
***********
Rüyamda Birleşmiş Milletlerin şu kararı alıp
titizlikle uygulattırdığını gördüm: “Her devlet, ancak kendi buluşu olan alet,
araç gereç, donanım, yazılım, silah ve kitabı kullanacaktır.”
Türkiye kara saban, at, eşek, öküz, kağnı,
çadır, ağaç evler, kılıç kalka
***********
Geç, hiçten iyidir. İnsan için geç kalmışlık varsayımı, yoksayım haline gelmelidir. “Bizden geçti” diye öğrenmeyenler, aşık olmayanlar, çalışmayanlar, gezmeyenler, görmeyenler, sanatla ilgilenmeyenler, HİÇ kalmaya mahkumdur. “Geç” kavramını belleğimizden çıkarıp atmamız gerekir
Formun Üstü
İhanetin mazereti olur mu? Hayır ihanetin mazereti olmaz. Türklerin tarihinde sıradan halk, devleti için malını, canını, emeğini ve evladını sonuna kadar verdi. Karşılığında ne özgürlük, ne adalet ne refah, ne sağlık ne de müsbet bilim aldı. Yöneticilerinin büyük kısmının ihanetine uğradı
************
İnsan ruhunda CİNSİYET yoktur. Kadınlık ve
erkeklik, insan organizmasının yapı ve işleyişindeki üreme ve insan soyunu
sürekli kılma işlevinden kaynaklanan küçük bir şekil farkıdır.
Orta Çağda Araplarla kaynaşmadan önce,
Türkler’de kadın ve erkek, %100 eşit insan haklarına sahipti.
Arap coğrafyasındaki kadını insan saymama
kültürü, bazı yobaz ve sapık Türk erkeklerinin işine geldi.Yobazlık hızla
yaygınlaştığı için, kadın cinayetleri devam edecek gibi görünüyor
*************
Bağlı olduğu, savunduğu düşünce ve ilkelerden
vazgeçip tersini yapmaya ya da sevgide sadakatsizliğe ya da topluma ve devlete
kötülükte bulunmaya ya da kendisine inanan kimselerin güvenini yok etmeye,
İHANET (HIYANET=HAİNLİK) denir.
Maalesef Türkiye, gizli veya açık hainlerle
doludur
***********
Geçmişini bilmeyen insan, kurum ve en büyük milli kurum olan devlet geleceğini kuramaz. Türk milletini ateş çemberinden canı pahasına çekip çıkaran ve bilim doğru yoluna sokan Mustafa Kemal Atatürk’ü ve O büyük insanın “Nutuk” adlı eserini ezbere bilmeyenler, devletin temelleriyle oynamamalıdır
***********
Yaşamının her anında, her aşamasında ve her çıkar ilişkisinde ADİL olmayan insanın ADALET istemesine ve adalet söylemlerine sakın inanmayın. O bencildir; başkalarının çıkarı için değil, kendi çıkarı için adalet isteyen bir sahte adalet savunucusudur. Adalet, her insanın kendi nefsinde kılı kırk yarmasıyla yaşama geçer
************
Dünün haksızlıklarını, acılarını, kırgınlıklarını ve dargınlıklarını bugüne ve yarınlara taşıyanlar, aslında bugünün ve yarınların mutluluğa katkısından çalmış olurlar. Kısacası, dünü taşıyan kendinden çalmış olur. Mevlana, “Dün dünde kaldı; yenileri söylemek, yenileri yaşamak gerekir” demiştir
****************
nsanın değeri, elinde bulundurduklarından gelmez. İnsan elinde bulundurduklarının sadece sahibi olur. Sahiplik, insanın değerli olduğunu göstermez; insanın elindekileri dostlarıyla, akrabalarıyla, yoksullarla paylaşmadığını gösterir. İnsanın değeri yüreğinden, bilgisinden, kültüründen ve elindekileri paylaşmasından gelir
***************
Hepimiz kendi hikayemizin yazarıyız. Kültürümüz, bilgimiz, deneyimimiz, gözlemlerimiz ve dostluklarımız mükemmelse, yazdığımız hikaye de mükemmel olur. Yazdığımız hikaye, acı ve mutsuzlukla bitiyorsa, hatayı ya da kusuru başkalarında değil, kendimizde aramalıyız. Suçlu cehaletimizdir
*************
Kibirin devireniyeceği taht, krallık, hükümdar, insan yoktur. Kibir, bir bakıma, insanın Allah’la eşit olduğunu iddia etmesidir. Kibirli kişi, “Kibirlenme (Büyüklenme) padişahım, senden büyük Allah var” öz deyişini aklına getirmelidir. Kibirliler, aşağılık duygusunu kibirle gizlemeye çalışır
***********
Bir değişimin eşiğine geldiğin zaman, çıkarı bozulacak olan herkes, senin değişmemen gerektiğini söyler. Oysa dünya kurulduğu andan itibaren değişim başlamış ve giderek artan oranda da hızlanarak devam etmektedir. Yılda bir kez derisini değiştirmeyen yılan yaşayamaz. İyiye doğru değişmemiz gerekir.
****************
Bir hayatı başkası için yaşamanın, hiç kimseye
bir yararı olmaz. Başkası veya başkaları olmadan da yaşanmaz. Ancak, vermede ve
almada denge şarttır. İnsan verdiği kadar almayı ve aldığı kadar da vermeyi
bilmelidir.
Hayatınızı harcadığınız insandan veya
insanlardan nankörlük görmek acıların en acısıdır
************
Büyük iş, işlem, görev, makam, unvan ve benzeri
uydurma büyüklükler yoktur. Küçük iş, işlem, görev, makam, unvan ve diğer
uydurma büyüklükleri; hak, hukuk, adalet ve aşkla yapmak vardır.
Din ve devlet adına büyüklük taslayanların
tümü, aslında zerre bile değil, birer mikropturlar
************
Şu anda biz yaşayanlar, 100-150 yıl önce
neredeydik? Her neredeysek, yurdumuzdan bir şekilde ayrılıp bu dünyaya geldik.
Gurbetteyiz. Gurbet acısının tek çaresi, sılaya dönüştür. Ancak sılaya, gerçek
yurda eli boş dönmek olmaz.
Peki ne götürmeliyiz? İYİLİK götürmek yeter de
artar!
************
İnsanın, kendisini yakacağını bildiği halde
yaptığı doğruluk ve dürüstlüğün, yasalarda ve yönetmeliklerde cezası olsa bile,
vicdanında bir cezası yoktur.
İnsanın geçmişinde başkalarına zarar veren
dürüst olmayan bir davranış ve yalan varsa, vicdan ölünceye kadar sızlamaya
devam eder
*************
Her aile bir tarihtir. Hatta okumasını bilene
her aile bir destandır.
Tıpkı bir devlet gibi kurlur, büyür, gelişir,
duraklar, sarsıntı geçirir, yeniden toparlanır, bölünür, yeniden güçlenir,
dostları düşmanları olur.
Aileyi ayakta tutan karşılıklı sevgi, saygı, öz
veri, paylaşım ve değerlerine bağlılıktır
**********
nsan olmanın eğitimle,aydın olmakla,zengin olmakla, yoksul olmakla, dinci olmakla, kadın veya erkek olmakla hiçbir ilgisi yoktur. İnsan olmanın kul hakkı yememekle, çalmamakla, gasp etmemekle, öldürmemekle, hakla, hukukla, adaletle, liyakatla ve vicdanla %100 tam ilişkisi vardır. ************
Gerçek sevgi bütün mesafeleri aşar. Aslında, 21.yüzyılda uzaklık ya da mesafe sorunu da ortadan kaldırılmıştır. Acil durumlarda, bulunduğunuz yerden en uzak yere, en geç 15-20 saat içinde ulaşabilirsiniz. Gönüller bir ise, zaten mesafe söz konusu değidir. Gönülleriniz bir olsun
********
Her insanın içinde bir iyi bir de kötü taraf vardır. Eğer kötü tarafı beslerseniz insanın içindeki kötü tarafı büyür. İyi tarafını beslerseniz, insanın içindeki iyi tarafı büyür. İnsanın iyi tarafını görmek ve o tarafa çalışmak, hem çok sevap hem de toplumsal bir görevdir. İyileri çoğaltmalıyız
**********
Dünün haksızlıklarını, acılarını, kırgınlıklarını ve dargınlıklarını bugüne ve yarınlara taşıyanlar, aslında bugünün ve yarınların mutluluğa katkısından çalmış olurlar. Kısacası, dünü taşıyan kendinden çalmış olur. Mevlana, “Dün dünde kaldı; yenileri söylemek, yenileri yaşamak gerekir” demiştir
*************
İnsanın değeri, elinde bulundurduklarından gelmez. İnsan elinde bulundurduklarının sadece sahibi olur. Sahiplik, insanın değerli olduğunu göstermez; insanın elindekileri dostlarıyla, akrabalarıyla, yoksullarla paylaşmadığını gösterir. İnsanın değeri yüreğinden, bilgisinden, kültüründen ve elindekileri paylaşmasından gelir
************
Hepimiz kendi hikayemizin yazarıyız. Kültürümüz, bilgimiz, deneyimimiz, gözlemlerimiz ve dostluklarımız mükemmelse, yazdığımız hikaye de mükemmel olur. Yazdığımız hikaye, acı ve mutsuzlukla bitiyorsa, hatayı ya da kusuru başkalarında değil, kendimizde aramalıyız. Suçlu cehaletimizdir
*************
Kibirin devireniyeceği taht, krallık, hükümdar, insan yoktur. Kibir, bir bakıma, insanın Allah’la eşit olduğunu iddia etmesidir. Kibirli kişi, “Kibirlenme (Büyüklenme) padişahım, senden büyük Allah var” öz deyişini aklına getirmelidir. Kibirliler, aşağılık duygusunu kibirle gizlemeye çalışır
***********
Zamanın SİLGİSİ vardır. Sabredin.
Felaketlerinizi, gönül yaralarınızı, acılarınızı, kırgınlıklarınızı, zamana
bırakın. Yaşam defterinizde kalın harflerle yazdığınız en silinmezleri bile,
zamanın silgisinin yavaş yavaş sildiğini görür rahatlarsınız.
Bilge insanlar, “YA SABIR” der
************
İnsan, ortak değerlere ve gerçekten değerli
olanlara sevgi ve saygı duyarak kendi değerini kendisi yaratır. Yalnızca kendi
adi çıkar ve hırslarına değer veren ve her fırsatta onları kusup etrafı
kirlettenler, değer değil, kümülatif NEFRET yaratır.
Atatürk dünyaca kabul gören bir dünya değeridir
************
Türkiy Cumhuriyetinin temelinde Mustafa Kemal Atatürk vardır. Temelden Mustafa Kemal Ataürk’ü çekip çıkarırsanız, Türkiye Cumhuriyeti param parça olur. Bir daha toplayamazsınız. Çünkü devlet kurma aklı, zekası, kültürü ve insan sevgisi olan bir toplayıcı ve dönüştürücü lider kolay gelmiyor
**********
Halkın “bilgim” diye övünç duyduğu ve
belleğinde özenle sakladığı yüklemelerin büyük çoğunluğu, müspet (deneyle
kanıtlanmış=pozitif) bilgi değildir. Eğer, belleklerdekiler bilimsel olsaydı
ABD, Türkiye ile Suriye ve Irak sınırında kedinin fareyle oynadığı gibi asla
oynayamazdı.
Aynı ABD Çin, Almanya, japonya ve diğer müsbet
bilim sahibi ülkelerle niçin kolayca oynayamıyor?
*********
İnsanların maddi ve manevi yaşam standartlarını
iyileştiren ve mutluluk düzeyini yükselten yeni kavramlar, tasarımlar, ürünler
ve görüşler ortaya koymaya, DEĞER YARATMA denir.
Koşulların değişmesiyle artık ızdırap ve
mutsuzluk vermeye başlayan eski değerlere ise, ÖLÜ DEĞERLER denir.
Ölü değerleri diriltmeye çalışanlara da MEZAR
AÇICI demek çok yakışır
************
Hakka, hukuka, adalete, bilime, bilimselliğe, sanata, uygarlığa ve erdeme giden yola, DOĞRU YOL denir. Doğru yolda yürüyenler, asla kaybolmaz, er veya geç hızına göre ödülünü alır. Tarih, yanlış yolda gidip kaybolanlarla doğru yolda gidip alnı ak yüzü pak ayakta kalan liderleri ve devletleri yazar
************
Dünyada bırakılan olağanüstü güzel eserlerle
sonsuza kadar yaşamaya ÖLÜMSÜZLÜK denir.
Bir dışkı makinesi gibi yaşadıktan sonra
toprağa karışmaya da ÖLÜM denir.
Dünyadayken kul hakkı yemeyenler Cennette, kul
hakkı yiyenler ise Cehennemde sonsuza kadar yaşayacaklardır.
Seçin birini!
************
Nereye bakarsan veya nereye odaklanırsan, baktığın veya odaklandığın yeri, nesneyi, durumu gerçek sanırsın. Çaresiz Türk halkı, ölülere odaklanmış, ölü mezarlarından medet umar hale gelmiş, tekkelerde, türbelerde dilek dilemektedir. Ölünün gücü olsaydı önce kendine faydası olur asla ölmezdi.
************
Atatürk; Alp Aslan, Osman Gazi, Fatih, Kanuni gibi Dünya Tarihine altın harflerle kazınmıştır. Sonsuza kadar unutulmayacaktır. Karşıtları, ölümlerinden birkaç yıl sonra unutulacaktır. Çünkü tarihe geçecek başarıları olmamıştır. Tarihe geçebilmek için akıl, zeka, kültür, yürek ve cesaret gerekir
*************
Bizi hatırlayan en son kişi de öldüğü zaman, biz de ölmüş ve hiç yaşamamış sayılırız. Hatta o kadar uzun yaşadığımıza pişman oluruz. Normal uzunlukta bir ömür dilemeliyiz. Ayrıca şu anda bizimle yaşamakta olan insanların kıymetini bilmeliyiz. Onlarla barışçıl yaşamayı başarmalıyız. Onlarsız bir hiç oluruz
************
Değişik kesimlerde geçirdiğim 76 yılda açık, doğru ve dürüst insanların kısa dönemde çok kaybetmiş gibi görülseler bile, uzun dönemde olağanüstü kazançlı, saygın ve huzurlu bir duruma yükseldiklerini ve huzur içinde öldüklerini gözlemledim.Kurnazların da feci felaketlerini gördüm
************
Geri, hatta en geri zekalı insanın bile çocuk yapma yeteneği vardır. Ancak, haz almasını ve haz vermesini bilmek, öyle kolay bir yetenek değildir. Başlı başına bilgelik ve başlı başına güzel sanattır. Öldürmelere, kavgalara ve ayrılmalara sebeb olan cinsel sorunlar ancak, milli eğitimde bilimsel cinsellik eğitimi vermekle çözülür
*************
Evren, zaman, yaşam, ölüm, insan, düşünce, bilgi, aşk, dostluk, toplum, kültür, mutluluk gibi sözcükler var oluşu ve var oluşun temel kavramı SEVGİYİ gündeme getirir.Temeldeki insan ve doğa sevgisinin çekilip bir kenara atılma
************
Henüz nefes alıp verirken ya da henüz yaşanacak
saniyeler, dakikalar, günler, haftalar, aylar, yıllar varken “Canım sıkılıyor”
demek, saçmaların en saçmasıdır. Çünkü, gün dediğin geçmezken, ömür dediğin son
derece hızlı koşuyor.
Hadi bu bayramda sevdiklerinize,
sevmediklerinize, küstüklerinize koşun. Yaşamla ölüm arası 1 saniyedir
**********
İnsan, şu veya bu nedenle acıdan kaçınamıyorsa, o acıyı çekmeyi öğrenmelidir. Yaşam, aslında bir sanattır. İyi bir yaşam sanatçısı olabilmek için, aklı ve duyguları dengelemek gerekir. Acılara tepki, aklı ve duyguları devreye sokup eser yaratan sanatkarın davranışı gibi olmalıdır
***********
İnsan büyük bir haksızlığa uğrayınca öfkelenir,
sinirlenir, küser, kin ve itikam duygusu geliştirir. Tacizi, tecavüzü ve
işkenceyi affetmek pek mümkün değildir. Ancak, zamanla bazı haksızlıklar için
insanın kalbi, bir af fermanı çıkarabilir.
Karşı tarafin pişmanlığı ve özürü, affı
hızlandırır ve kolaylaştırır
***********
İnsan davranışı = (ihtiyaç+istek+arzu) + Ödül
gücü)
EŞİTLİĞİN ANLAMI:
Bir insanın ihtiyacını, isteğini ve arzusunu
doğru belirlerseniz, bunları tatmin etme gücünde bir ödül vadederseniz, o insan
sizin istediğiniz davranışları güle oynaya yapacaktır
*********
Kendisine karşı gösterilen sevgiden, ilgiden,
hoşgörüden ya da kendisine verilen değerden güç alarak, yersiz ve aşırı istek
ve davranışlarda bulunmaya, ŞIMARIKLIK denir.
Çocuklar, eşler, sonradan görmeler ve sahte
uyduruk yöneticiler. şımarıkların en başında gelir. Şımarıklar, er geç pişman
olur ama ne çare!
***********
Eğer birisi size kendi kişilik bozukluğu nedeniyle öfke ve nefret duyuyorsa, sakın ona öfke ve nefretle karşılık vermeyin. Kişiliğiniz sağlıklıysa, sizden hoşlanmayan ya da sizden nefret eden kişileri anlamaya çalışmak, ona ve size, öfke ve nefrete öfke ve nefretle karşılık vermekten çok daha büyük fayda sağlar
***********
ABD mili gelirinin %75’i hizmet sektöründen
sağlanmakta ve nüfusunun % 80’i hizmet sektöründe çalışmaktadır.
İşletmecilikte müşteriye hizmet, rekabet
üstünlüğü sağlayan bir stateji haline gelmiştir. Müşteri yönlü olmak, müşteriyi
mutlu etmeye çalışmak, ürünün müşteriye sağladığı faydadan daha fazla fayda sa
************
Ahlak filozoflarının ve islam evliyalarının
övdüğü doğruluk, dürüstlük, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik,
alçakgönüllülük, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adına, ERDEM denir.
İnsan, erdemlerini hayata geçirerek kendisini,
çevresini ve dünyayı güzelleştirmeye, ömrünü anlamlı kılmaya çalışmalıdır
***********
Fikir tartışması yapmakta olduğunuz ve sizin söylediklerinizin yanlış olduğunda ısrar edip direnen kişiye bir ara “1” in kare kökü kaçtır?” diye sorun. Bilemezse “Haklısın” deyip tartışmayı hemen kesiniz ve bu kişiden uzaklaşınız. Daha “1” i bilmeyen kişi, sizinle tartışma yapacak düzeyde değidir
************
Hangi sorun veya mutsuzluk olursa olsun, hepsi
kötü yönetimden kaynaklanır. Hangi sorun veya mutsuzluk olursa olsun iyi yönetimle
çözümlenir ve huzur gelir
Çağdaş ileri kültüre sahip insanlar, bilim ve
sanat tartışmalarıyla; geri kalmış insanlar, spor, politika ve DİN
tartışmalarıyla tatmin olur
TARTIŞMA KONULARINDAN BELLİDİR.Türkiye, 40
yıldır kültürsüz yöneticileri tarafından, bilerek ve isteyerek geri bırakılmış
bir ülkedir
**************
Uygar ileri dünyada büyüklük; makam, unvan,
şöhret ve varlık açısından yükselirken doğaya, sanata,halka, güçsüze, yoksula
hak ve adalete karşı küçülmekle kazanılır.
Türkiye’de ise büyüklük; güçsüzü, yoksulu,
işçiyi, çalışanı ezerek, hak ve adaleti boş verip makam, unvan, şöhret ve
varlık sahibi olmaya bakarak kazanılır
***********
Taş, fikirle yumuşar hamur olur. Ama Ortaçağ kafasına uzay çağı fikri asla giremez; taş kafa taş kalır asla değişmez. Türkiye’de öyle çok taş kafa var ki, bir mucize olsa, Haşa Yüce Allah karşılarına çıksa, Allah’ı inkar eder şeyhlerine, cemaatrlarına, din tüccarlarına inanırlar
**********
Bazı insanlar, çevresindeki insan veya
insanlara selam, güven, neşe, keyif, haz, dostluk, şefkat, yardım ve huzur
verir.
Bazı insanlar da çevresindeki insan veya
insanlara küfür, şüphe, korku, hüzün, acı, ızdırap, düşmanlık, soğukluk, elem
verir
Sevilen ve nefret edilen insan türleri ya da
sevapkar ve günahkar insan türleri
***********
HER İNSAN ÖZELDİR
Tüm insanları Allah yaratmıştır; ancak, her insanı özel yaratmış ve farklı özelliklerle donatmıştır.
İnsanları aynılaştırmaya çalışanlar, onların aynı düşüncede, aynı fikirde ve aynı özellikte olmasını isteyenler, hatta bu yönde dayatmalarda bulunanlar, aslında Allah’ı bile yeterince tanıyamamış gafillerdir
*************
Bir düşünceye, fikre, görüşe, teze ve felsefeye çok sımsıkı biçimde, içten, gönülden bağlı bulunmaya ve onu kesin doğru saymaya, İNANÇ denir.
Doğruluğu deneylerle kanıtlanmadıkça inançlar, yalanlardan daha tehlikelidir. Bir ülkede inançlar ve yalanlar yaygınsa, o ülke iflah etmez
*************
Çaresizlik, Tanrıyı buldurur. Güçlü deprem anı, düşmekte olan uçakta yolcu olma anı, okyanus ortasında dev dalgalara yakalanma anı ve diğer çaresizlik anlarında insanoğlu, otomatik olarak kendi Tanrısını bulur ve duaya başlar, Tanrısına bir bakıma kurtuluş dilekçesi yazmaya yönelir
***************
Mükemmel bir bilişim sisteminin dört temel öğesi vardır: Bilgi işlem
kapaditesi, depolama kapasitesi, girdi/çıktı kapasitesi ve hız kapaditesi.
Karşılıklı olarak birbirini destekleyerek daha
güçlü hale getiren bu dört süreç, hemen her iş, işlem ve işleyişi dijital hale
getirmiştir
Formun Üstü
Yaşam şu andır. Allah gecinden versin,
yaşamınız şimdi şu anda son bulmuş olsa, neler neler yaşamamış olduğunuzu ön
görebilmelisiniz. Her anı diğerinden daha insancıl, daha verimli, daha yararlı,
daha iyi ve güzel geçirmeye çalışmalısınız.
Öfkeler, kinler, kavgalar, toprak olunca
kendiliğinden bitiverecek
***************
İnsan, kendini kabul edinceye kadar tamamlanmamış sayılır. Üstün yönlerini, zayıf yönlerini, inançlarını, eğitimini, kültürünü, ilkelerini, davranışlarını ve diğer özelliklerini objektif (yansız) olarak sorguladıktan sonra, kendinin ne olduğunu tanımlayınca, TAMAMLANMIŞ İNSAN olunur
*************
Kendini olduğundan başka türlü gösterebilenlere
AKTÖR denir.
Türkiye’de Devlet altı o kadar çok aktör var ki
saymakla bitmiyor.
Fetullahçılar, Süleymancılar, Cemaatlar, Kuran
kursları, vakıflar ve gerçek amaçları kendi çıkarları için ne gerekiyorsa o
rolü oynayabilen diğerleri…
********
Aynı davranışları yaparak, farklı sonuçlar elde
edebileceğini sanmaya DELİLİK denir. Örnekler:
. Aynı yabancı dil eğitimi ile devlet
okullarında yabancı dilin öğrenileceğini sanmak
. Öğrenci seçme sınavı ile her lise mezununun
yeteneğine uygun üniversiteye yerleştirildiğini sanmak
. Yasa ve yönetmelikleri değiştirerek eğitim
sorunlarının çözüleceğini sanmak
. Diploma sahibinin konusunu bildiğini sanmak
. Çağdaş bilgi teknolojilerinin bilindiğini
sanmak
**************
20.yüzyılda, dünyanın hiçbir ülkesi, ABD ile başabaş rekabet edebilecek durumda değildi. 21 yüzyılda ise, dünyanın birkaç ülkesi, ABD ile başabaş rekabet edebilir duruma gelmiştir.
ABD; “Hep bana” alışkanlığını terk etmezse, dünyanın diğer ülkeleri birleşip karşısına dikilecektir
**************
Teori (kuram) ile pratik (uygulama) arasındaki fark, balın kimyasal özelliklerini öğrenmek ile balı tatmak arasındaki fark gibidir.
Bilim ile inanç arasındaki fark, bu dünyayı deneyimlemek ile öteki dünyayı hayal etmek arasındaki fark gibidir
***********
20.yüzyılda, dünyanın
hiçbir ülkesi, ABD ile başabaş rekabet edebilecek durumda değildi. 21 yüzyılda
ise, dünyanın birkaç ülkesi, ABD ile başabaş rekabet edebilir duruma gelmiştir.
ABD; “Hep bana” alışkanlığını terk
etmezse, dünyanın diğer ülkeleri birleşip karşısına dikilecektir
************
EN KISA FIKRA
Temel’e, “Güzelliği mi tercih edersin aptallığı mı?” diye sorarlar.
Temel;
“Güzellik geçicidir” der.
Ülkücülere, “İyi partiyi mi tercih
edersin MHP’Yİ mi?” diye sorarlar. Ülkücüler;
“MHP iyi değildir” der
*************
Aynı davranışları
yaparak, farklı sonuçlar elde edilebileceğini sanmaya DELİLİK denir. Örnekler:
. Aynı yabancı dil eğitimi ile devlet
okullarında yabancı dilin öğrenileceğini sanmak
. Öğrenci seçme sınavı ile her lise mezununun
yeteneğine uygun üniversiteye yerleştirildiğini sanmak
. Yasa ve yönetmelikleri değiştirerek eğitim
sorunlarının çözüleceğini sanmak
. Diploma sahibinin konusunu bildiğini sanmak
. Çağdaş bilgi teknolojilerinin bilindiğini sanmak
*********
“Garbın afakını sarmışsa
çelik zırhlı duvar
Benim de göğsüm gibi serhattim var” M. A.
Ersoy.
Türkiye’nin dört bir yanını sarmışsa düşmanlar,
Benim de mükemmel demokrasim, ekonomim, bilim
insanlarım, siyasetçilerim, yansız basınım ve vicdanı hür, irfanı hür, kararları
adil hakimlerim var!
************
Bir yakınımın çok basit
bir ameliyatında, refakatçi sıfatıyla hastanenin ameliyathane kapısında
bekliyorum. Koridorun bana göre sağında yoğun bakım, solunda onun tam
karşısında doğum ünitesi olduğunu gördüm.
Şu dünyanın düzenine bakın! Bir tarafta
doğuyorlar, diğer tsrafta ölüyorlar
****************
İşletmelerde, karın
artık geri dönülmez şekilde düşmeye başlamasıyla birlikte, işletme için sonun
başlangıcı da başlamış olur.
“Sonun başlangıcı” karinesi tüm insanlar ve
kurumlar İçin de geçerilidir. Örneğin, 1683 Viyana bozgunu, Osmanlı
İmparatorluğu için sonun başlangıcıydı.
Canan Kaftancıoğlu’na fikirleri sebebiyle
yaklaşık 10 yıl tutuklama kararı verimesi, TÜRKİYE’DE ADALET için sonun
başlangıcıdır
**********
2. Abdül Hamid döneminde “Burun” diyenleri, zaptiyeler (polisler) yakalar ve kadıya (hakime) teslim eder, kadı da “Sen Abdül Hamidi kastetmişsin” diye tutuklarmıştı. 2. Abdül Hamidin Burnu çok büyük olduğu için, insanlar “Burun” sözcüğünü “tutuklanırım” korkusuyla söyleyemez veya yazamazlardı
************
Çaresizlik, Tanrıyı buldurur. şiddetli ve güçlü deprem anı, düşmekte olan uçakta yolcu olma anı, okyanus ortasında dev dalgalara yakalanma anı ve diğer çaresizlik anlarında insanoğlu, otomatik olarak kendi Tanrısını bulur ve duaya başlar, Tanrısına bir bakıma kurtuluş dilekçesi yazmaya yönelir
****************
İnsanlar, sadece zorunlu kaldıklarında değişmez. Kendileri gibi başka insanların değişip geliştiklerini gördüklerinde de değişirler. Özellikle Türk insanı için bir tek güzel örnek, bilim insanlarının sunduğu bin teoriye bedeldir. Türk insanının aklı gözündedir, kitaplarda değil!
************
Başkalarının duymaması,
görmemesi, öğrenmemesi gereken özel yaşama MAHREM denir.
İnsan mahremiyle, sırlarıyla, kendine
sakladıklarıyla insan kalır. Artık 5.kuşak bilgi teknolojileri
karşısında,hiçbir insanın mahremi ve sırrı kalmamıştır. Görünmez algoritmalar,
mahremiyeti yok etti. Her tıklayış, tıklayanın tüm özelini ve özelliklerini
açığa çıkarıyor
***************
İnsanlar, her zaman gerçeği yalana tercih eder ve ne pahasına olursa olsun gerçeği öğrenmek ister. Ancak, görünen gerçek değildir. Arayıp bulmak gerekir. Her arayan bulamaz, ama bulanlar yalnızca arayanlardır. Yansız bilim insanları, gerçeği laboratuvarlarda, kütüphanelerde, arazide arar ve kısmetse bulur
**************
1990’lara kadar insan ÖZNE, insanın gördüğü, dokunduğu, hissettiği, yönettiği ne varsa tümü NESNE idi. İnternette bağlı bilişim teknolojisinden sonra insan, özne olma durumunu kaybetti ve internete bağlı e-ticaret, sosyal medya ve yapay zekanın nesnesi oldu, özgür karar verme özelliğini yitirdi
***************
İnsan hayatının her anı
bir sınavdır. Sınavlarda ya başarılı ya da başarısız olunur. Önenli olan derse
iyi çalışmak, iyi karşılaştırmalar yapmak ve her an en doğru yanıtı verip
sınavlardan geçer not almaktır.
Tembelller, bazen tesadüfen geçer not alır, ama
çoğunlukla başarısızdır
**************
Tebrizi, Mevlanaya
“Elinde, kitaplığında, belleğinde, ezberinde ne varsa hepsini yak, yok et,
unut; ancak o zaman düşünmeyi, düşünerek doğruyu bulmayı öğrenirsin” demiştir.
Mevlana, bunu yaptıktan sonra, dünyanın
tanıdığı ve tanıyanların fikirlerinden huzur bulduğu kişi olmuştur
**************
Teori (kuram) ile pratik
(uygulama) arasındaki fark, balın kimyasal özelliklerini öğrenmek ile balı
tatmak arasındaki fark gibidir.
Bilim ile inanç arasındaki fark, bu dünyayı
deneyimlemek ile öteki dünyayı hayal etmek arasındaki fark gibidir
*************
20.yüzyılda, dünyanın
hiçbir ülkesi, ABD ile başabaş rekabet edebilecek durumda değildi. 21 yüzyılda
ise, dünyanın birkaç ülkesi, ABD ile başabaş rekabet edebilir duruma gelmiştir.
ABD; “Hep bana” alışkanlığını terk
etmezse, dünyanın diğer ülkeleri birleşip karşısına dikilecektir
************
Aynı davranışları
yaparak, farklı sonuçlar elde edilebileceğini sanmaya DELİLİK denir. Örnekler:
. Aynı yabancı dil eğitimi ile devlet
okullarında yabancı dilin öğrenileceğini sanmak
. Öğrenci seçme sınavı ile her lise mezununun
yeteneğine uygun üniversiteye yerleştirildiğini sanmak
. Yasa ve yönetmelikleri değiştirerek eğitim
sorunlarının çözüleceğini sanmak
. Diploma sahibinin konusunu bildiğini sanmak
. Çağdaş bilgi teknolojilerinin bilindiğini sanmak
**************
“Garbın afakını sarmışsa
çelik zırhlı duvar
Benim de göğsüm gibi serhattim var” M. A.
Ersoy.
Türkiyenin dört bir yanını sarmışsa düşmanlar,
Benim de mükemmel demokrasim, ekonomim, bilim
insanlarım, siyasetçilerim, yansız basınım ve vicdanı hür, irfanı hür,
kararları adil hakimlerim var!
**************
Bir yakınımın çok basit
bir ameliyatında, refakatçi sıfatıyla hastanenin ameliyathane kapısında
bekliyorum. Koridorun bana göre sağında yoğun bakım, solunda onun tam
karşısında doğum ünitesi olduğunu gördüm.
Şu dünyanın düzenine bakın! Bir tarafta doğuyorlar,
diğer tarafta ölüyorlar
**************
İşletmelerde, karın
artık geri dönülmez şekilde düşmeye başlamasıyla birlikte, işletme için sonun
başlangıcı da başlamış olur.
“Sonun başlangıcı” karinesi tüm insanlar ve
kurumlar İçin de geçerilidir. Örneğin, 1683 Viyana bozgunu, Osmanlı
İmparatorluğu için sonun başlangıcıydı.
Canan Kaftancıoğlu’na fikirleri sebebiyle
yaklaşık 10 yıl tutuklama kararı verimesi, TÜRKİYE’DE ADALET için sonun
başlangıcıdır
**************
Bir yemekte 4 yaşındaki çocuk, soğuk su istedi. Annesi, oğlunun bardağına bir buz barçası ilave etti. Buz bardağın üstünde yüzmeye başladı. Oğlu annesine, “Buz niye bardağın dibine düşmedi” diye sordu.
Ülkemizdeki annelerin tümü, çocuklarının zekice sorularına, doğru yanıtı vermedikçe, geleceğimiz tehlikededir
*************
“Aşkını anlatmaya yeltenme sakın,
Ancak söylenmemiş aşklar aşktır;
Çünkü hafif rüzgarlar tatlı tatlı,
Sessiz ve görülmez eserler.”
William Blake.
******************
Bir konuyu ya da bir sorunun yanıtını bildiğinizi sandığınız zaman, ona kesinlikle başka bir açıdan da bakmak gerektiğini asla unutmayın. Belki sizin kafanızdaki bilgi eskimiştir. Çünkü, doğru bildiklerimizin yanlış olduğu, bilimsel araştırmalarla kesin olarak kanıtlanmaktadır
**************
Müzeyi teknik, ekonomik, insancıl, toplumsal ve psikolojik açılardan ele alıp planlamaya, örgütlemeye, yöneltmeye, koordine etmeye ve denetlemeye, MÜZE YÖNETİMİ denir.
Türkiye’deki müzelerin bu tanıma uygun yönetilmediği açıktır. Örneğin, müze ziyaret ücretleri, aşırı pahalıdır
*****************
2070’de, yani bundan 50 yıl sonra ne putin’in, ne Tramp’ın, ne Netanyahu’nun ne de bugün popüler olan başka kişilerin adını anımsayan hiç kimse olmayacaktır. Dünyayı, çok uluslu şirketler değiştirecek ve yönetecektir. Dünya insanlarının vatanları değil, şirketleri olacaktır. İnsanlara nereli oldukları sorulduğunda, “Microsofttistanlıyım*, “İntelistanlıyım”, “Aselsanistanlıyım gibi aidiyetleriyle övünecekler
*******************
İnsan ihtiyaç, istek ve arzuları, değişik bilim insanları tarafından çok değişik olarak en temelinden en tavanına kadar, bir merdiven basamağı gibi sıralanmıştır. Türk insanının en çok bildiği, A. Maslow’un sıralamasıdır. Bu sıralamanın 3.basamağında sevgi ve ait olma ihtiyacı yer alır. Buna göre her insanın kabullenmeye ve sevgiye ihtiyacı vardır
************
Eğitim, kendi başına düşünmeyi öğrenmektir. Elinizde hangi diploma olursa olsun bir lider, şeyh, imam, hoca, anne, baba, öğretmen, şef, müdür ya da başka biri, sizin yerinize düşünerek doğru seçeneği gösteriyorsa ve siz o seçeneğe göre hareket ediyorsanız, boşuna kendinizi kandırmayın, siz hala gizli cahilsiniz
******************
Hangi insan olursa olsun, yalnızca rüyalarında ve hayallerinde özgürdür. Ancak, rüyalarımız ve hayallerimizde kendimiz oluruz. İnsan, sadece rüyalarında veya hayallerinde özgürce kendisiyle yüzleşir. Gerçek yaşamda kısmen de olsa kendisiyle yüzleşmeyen insan, başkasını tanıyamaz. İnsanın kendisi olması, erdemli olması demektir
*************
Üstüne üstüne gelen beladan kurtulmak için, belanın üstüne üstüne gitme, kenarından geçmeye çalış, ne yaparsan yap, bela yine üstüne gelmekte ısrar ediyorsa biraz dur, öfkelenme, belayı en az hasarla atlatabilecek bir yol ara. Yasal yollara baş vur; mekan değiştir. Mekan değiştirmekte ferahlık vardır
Formun Üstü
Bilime, bilim insanına, sanat ve sanaççıya verilen değer ve önem, o ülkeyi yüceltir ve o ülkeye itibar kazandırır. Kapital ve kapitslistlere verilen değer ve önem, o ülkede kapitalizmi giderek din haline getirir ve ülkenin insanları paraya ve güce tapmaya başlar
**************
Karanlık olmadan aydınlığı göstermek mümkün değidir. Okumayan, ülkesinin ve dünyanın güzelliklerini görmeyen, müzeleri ve sanat eserlerini incelemeyen, konferans ve kongrelere katılmayan insanlar, karanlıktadır. Karanlıktan ışığa çıkmaya, hatta çevrenizi aydınlatan ışık olmaya çalışınız. Nur içinde yaşar, mezarınızda nur içinde uyursunuz
**************
Hz. Ömer, “Cahillik döneminde, beni korusun diye helvadan put yapar yolculuğa çıkardım. Yolda acıkınca putumu yerdim. Aklıma geldikçe katıla katıla gülerim. Bir olayı hatırladıkça hüngür hüngür ağlarım. Yeni doğan kızımı diri diri toprağa gömdüm. Kızımın suçu neydi hiç düşünmedim”
Formun Üstü
Formun Altı
********
1492-1800 döneminde, kol gücü üstünlük sağlamış ve küreselleşmeyi başlatmıştır.1800-2000 döneminde, çokuluslu şirketler küreselleşme sürecinin ikinci aşamasını oluşturmuştur. 2000’den sonra yazılım şirketleri, küreselleşmeyi gerçekleştirmiş ve katma değeri en yüksel sektör haline gelmiştir
************
İnsanlar, işletmeler ve devletler, bir ürünü veya işi oluşturan bileşenlerin hangisini başkalarından daha iyi yapıyorsa ona odaklanmasına, diğerlerini başka en iyi yapanlardan satın almasına TAŞERONLUK (outsourcing) denir. Taşeron insanlar, işletmeler ve devletler, çok sık kriz yaşar
************
Değerli olmak açısından bütün insanlar eşittir. Yani bütün insanlar aynı değerdedir. Ancak bazı insanlar, psikojik olarak kendisini değersiz hisseder. Kendi değerinin farkında olmayan kişi bunu, ya değerli varsaydığı insanlarla görünerek ya da daha da zenginleşerek sağlamaya çalışır
************
İstanbul Atatürk Havalimanındaki Havacılık ve Teknoloji Festivalindeyim. Öğretmenleri gözetiminde binlerce öğrenci, gençler, orta yaşlılar ve yaşlılar. İğne atsan yere değmez. Muazzam organizasyon. Hele Jetlerin ses, hız ve korkunç takla gösterileri. Gurur duydum, umut tazeledim
***************
“Evlenseniz de pişman
olacaksınız evlenmeseniz de.”SOKRATES.
Çünkü,evlenme kararını ya da evlenmeme kararını
verdiğiniz dönemdeki koşullara göre kararınız gayet mantıklıydı. Zamanla
koşullar değişti ve bugün birçok seçenek ortaya çıktı. “Keşke” diyerek pişman
olmanız da bugünün koşullarına göre gayet mantıklıdır
**************
17, 18 ve 19.yüzyılda Osmanlı Devletinin her yerindeki eğitim, İmam Hatip sistemi şeklindeydi. Bu sistemin yetiştirip kurumlara yetleştirdiği hafızlar, imamlar, hatipler, şehler, şıhlar ve katipler, devletin çökmesini ve paramparça olmasını önleyemedi. Atatürk, işe eğitimden başladı
*****************
Osmanlı, derisini
değiştiremediği, yani yaratıcı, yenilikçi ve sorun çözücü genel eğitim sistemi
kurup uygulayamadığı için çöktü. Bugün Türkiye’de,öğretmen ve öğretim
üyelerinin sınıflarda anlattığı ne varsa tümünü, daha güzel ve anlaşılır olarak
GOOGLE’de anında bulmak mümkünfür.
Kaynak israfı önlenmelidir. Köy Enstitüsü
Modeli, günün koşullarına göre geliştirilip KENT ENSTİTÜSÜ modeline
dönüştürülmelidir
***************
20 yıl önce, YBS dersinde YAPAY ZEKA Konusunu öğrencilerle tartışırken ben, “Arkadaşlar, bugün insanların yaptığı iş ve işlemleri çok yakında yapay zekalar yapacak, biz öğretim üyeleri dahil nüfusumuzun büyük kısmı işsiz kalacaktır” deyince, sınıf gülüşmüştü. Genç işsiz oranı yaklaşık %25 olarak açıklandı
******************
İstanbul Atatürk Havalimanındaki Havacılık ve Teknoloji Festivalindeyim. Öğretmenleri gözetiminde on binlerce öğrenci, gençler, orta yaşlılar ve yaşlılar. İğne atsan yere değmez. Muazzam organizasyon. Hele Jetlerin ses, hız ve korkunç takla gösterileri. Gurur duydum. Türk gençlerinin tasarımları, kendilerine güvenleri ve mütevazi tavırları, ümit veriyor
**************
İnsanın her anı, her işi, her işlemi, her girişimi risk taşır. Başka değişle, hiçbir insan, tercihinin sonucunu, en baştan garantiye alamaz. Örneğin, neredeyse aynı kültüre, ekonomik düzeye, ortak görüşlere sahip olan çiftlerin evliliğinin de garantisi yoktur. Onların da boşandığını görüyoruz.
************
İnsanın her anı, her işi, her işlemi, her girişimi risk taşır. Başka değişle, hiçbir insan, tercihinin sonucunu, en baştan garantiye alamaz. Örneğin, neredeyse aynı kültüre, ekonomik düzeye, ortak görüşlere sahip olan çiftlerin evliliğinin de garantisi yoktur. Onlar da boşanıyor
**************
TV moderatörleri, bu
konunun uzmanları tarafından ayrıntılı bir eğitimden geçirilmeden
konuşmacıların karşısına oturtulmamalıdır.
Konuşmacının sözünü keserek araya girmekte,
korsan konferanslar vererek tatmin olmakta, konuşmacının da insicamını
bozmaktadır. Ayrıca, hemen her konuşmacının diğerinin sözünü kesmesini normal
karşılamaktadır
*************
İnsanın neyi nasıl
başardığı önemli değildir, o başarının insana ne kazandırdığı önemlidir.
Öreneğin zenginlik, makam mevki, arkadaşlık,
dostluk, sevgililik, evlilik, cinsellik, spor severlik, abartılı ibadet,
seyahat, yalakalık, dedi kodu, iki yüzlülük ve diğerleri, her iki dünya için ne
kazandırdı?
***************
Bazı anlamlı yaşam
seçenekleri:
Kişilerle yakın ilişkiler geliştirmek
Üretken davranışlarda bulunmak
Toplumsal etkinliklere katılmak
Abartısız, ölçülü, kısa ibadetler yapmak
Evrensel
doğrulara odaklanmak
Bilimsel
eserler okumak
Sanatla
ilgilenmek
Klasik
müzik dinlemek
Sevgi
üretmek
Diğer
iyi, doğru ve güzel eylemlerde bulunmak
************
Hangi yaşta olursa olsun insan, içindeki ateşin harının (yansımasının) azaldığını anlarsa, ölümün yaklaştığını hisseder, yüzünde ve gözlerinde hüsran belirir. Ölümden niçin korkmalı ki? Siz varken ölüm yoktur; ölüm varken de siz yoksunuz.
İçinizdeki yaşam ateşini harlı tutunuz. İyilik yapın, gülün, eğlenin, yiyin, için ama, sakın ölçüyü kaçırmayın
**************
İnsanların maddi ve manevi yaşam standartlarını iyileştiren yeni kavramlar,
tasarımlar, ürünler ve görüşler ortaya koymaya, DEĞER YARATMA denir.
Koşulların değişmesiyle insanların maddi ve manevi gereksinmelerini
karşılayamaz hale geldiği için artık terk edilen eski değerlere de ÖLÜ DEĞERLER
denir.
DİRİ, devingendir. ÖLÜ, mevta olmuştur; artık bir daha geri gelemez.
Formun Üstü
TV moderatörleri, bu
konunun uzmanları tarafından ayrıntılı bir eğitimden geçirilmeden
konuşmacıların karşısına oturtulmamalıdır.
Konuşmacının sözünü keserek araya girmekte,
korsan konferanslar vererek tatmin olmakta, konuşmacının da insicamını
bozmaktadır. Ayrıca, hemen her konuşmacının diğerinin sözünü kesmesini normal
karşılamaktadır
***************
İnsanın neyi nasıl başardığı önemli değildir, o başarının insana ne
kazandırdığı önemlidir.
Örneğin zenginlik, makam, mevki, arkadaşlık, dostluk, sevgililik, evlilik,
cinsellik, spor severlik, abartılı ibadet, seyahat, yalakalık, dedi kodu, iki
yüzlülük ve diğerleri, her iki dünya için ne kazandırdı?
Formun Üstü
Anadolu Türkleri Tarihinde Diriliş Dönemi, Kuruluş Dönemi, Yükseliş Dönemi, Duraklama Dönemi, Gerileme Dönemi, Çöküş Dönemi, Cumhuriyet Dönemi, Demokrasi Dönemi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Dönemleri vardır. Oligarşi (siyasal gücün birkaç kişide toplanması) Dönemi gelmez İnşallah!
**************
Her insan, başka bir insan aracılığıyla insanlaşır. Arkadaşınızı, eşinizi, dostunuzu seçerken çok dikkatli olunuz, uygar ve ileri kültürlü insanlardan seçmeye çalışınız. Sakın yobazlardan seçmeyiniz, çünkü giderek siz de yobazlaşır, diğer insanların başına bela olursunuz. İlkellikte kalmak isteyenlere, yobaz denir
************
İnsanın özelliklerinden biri de bağlanmak arzusudur. Her insan, her yaşta bağlanmak ister. İnsan, diğer insanlarla kuramadığı bağı; köpeklerle, kedilerle, kuşlarla yani nesnelerle kurar. Oysa insan, kendisini sevecek birini aramak yerine, kendisi sevilecek biri olmaya çalışmalıdır
***************
Yöneticiler aptal oldukları için, yönetilenleri aptal sanırlar. Yöneticilerin üstünlüğü, akıllarından değil ellerindeki güçten kaynaklanır. Şu veya bu şekilde ellerindeki güç gidince, sudan çıkmış balığa dönerler. En son örneği, Kenan Evren’dir
****************
Formun Üstü
Her insan, başka bir insan aracılığıyla insanlaşır. Arkadaşınızı, eşinizi, dostunuzu seçerken çok dikkatli olunuz, uygar ve ileri kültürlü insanlardan seçmeye çalışınız. Sakın yobazlardan seçmeyiniz, çünkü giderek siz de yobazlaşır, diğer insanların başına bela olursunuz. İlkellikte kalmak isteyenlere, yobaz denir
**********************
“Seni sürekli başka bir insan yapmaya çalışan bir dünyada, kendin olarak kalmak, çok büyük başarıdır.” EMERSON
Cumhuriyet tarihinde kendisi olarak kalabilmiş birkaç insan biliyorum: Atatürk, İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Erdal İnönü, Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Levent Kırca, Genco Erkal, İlhan İrem, Zeki Müren, Cüneyt Arkın, Yılmaz Büyükerşen, Ali Akdemir
*******************
Çocuk yetiştirirken çocuğun hatalarına odaklanmak, çocuğun hatalarını her fırsatta yüzüne vurmak, çocuğun kendisi hakkında “Ben değersizim” şeklinde düşünmesine yo açar.
Ya geçmişinizi bilse de çocuk sizin o koca koca hatalarınızı, tek tek yüzünüze vursa, kendinize bir saygınız kalır mıydı?
***********
Alçak gönüllü ve gösterişsiz olmaya, MÜTEVAZİLİK denir.
Kim olursa olsun, bir insanın yanında kendinizi rahat hissediyorsanız, o insanın mütevazi olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz.
Mütevazi insan, asla büyüklük taslamaz. Büyüklük taslayan aslında zayıflığını gizlemeye çalışır
****************
Birinin buyruğu altında bulunduğu için özgür olmayan kimseye, KÖLE demekte bir sakınca yoktur. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’deki tüm memur ve işçiler, GÖNÜLLÜ KÖLEDİR. Ömürleri cuma akşamını, yıllık tatili ve kırıntı bir zammı beklemekle geçer. Köle, hayatta kalmaya çalışır!
**************
Bir insanın diğer insana, olaya, duruma, kuruma, inanca, varlığa karşı sevgi ya da düşmanlık beslemesine yol açan koşullanmış duygusal tutum ve inanca, ÖNYARGI denir. Devlet yöneticilerinin kişileri ve kurumları önyargılarla değil, onları başarı düzeyleriyle (performans) yönetmesi şarttır
**************
Yeryüzünü oluşturan parçaları, bölgeleri, ülkeleri belirleyen, tanımlayan, niteleyen fiziki, ekonomik, biyolojik, insani ve siyasi gerçeklere, COĞRAFYA denir. İnançların coğrafyası yoktur. Dünyada ne kadar insan varsa, o kadar da inanç vardır. Doğruluğu deneyle kanıtlandığı için bilim tektir
***************
Büyüklük; makam, unvan, şöhret ve varlık açısından yükselirken doğaya, sanata, halka, güçsüze, yoksula, çocuğa ve adalete karşı küçülmekle kazanılır.
Türkiye’de sahip olduklarıyla büyük olmaya çalışanların makam, unvan, şöhret ve varlıklarını yitirdiklerinde, hallerini bir görseniz! Ben çok gördüm ve zavallı hallerine sadece acıdım
****************
Anne ve babaya eski dilde “EBEVEYN” denir.
Çocuğun üç ebeveyni vardır: Annesi, babası ve anne babasının ilişkisi. Byron Norton.
Anne babanın ilişkisi sevgi, saygı, nazik söz ve uygar davranışlar üzerinde ilerliyorsa, o çocuk yaşamında ve evliliğinde büyük olasılıkla çok mutlu olacaktır
**************
İnsanın algılarını ve doyum (tatmin) düzeyini, büyük oranda
karşılaştırma (kıyaslama) yapması etkiler.
İnsan, şu andaki durumunun geçmişteki durumundan daha iyi
olduğunu görürse, mutlu olur.
İnsan kendisini sürekli geçmişiyle ve başkalarıyla kıyaslar
ve ya mutlu ya da mutsuz olur
*****************
!978’de savunarak doktor unvanını aldığım tez SİMÜLASYON adını taşıyordu. Bugün hemen herkesin dilinde olan bu benzeşim yöntemi, sosyal yaşamı canlandıran ütopik, yaşamsal, insancıl ve dini söylemlesin otoritesini yıkmış, güvenilirliğini yok etmiştir. Artık genç kuşaklar, kocaman bir hipersimülasyon kara deliğinde ilerlemektedir
****************
Ailedeki, işletmedeki veya herhangi başka bir
kurumdaki insana, “DEĞERLİ” olduğunu hissettirirseniz, o insan, sistemin
üretken, etkili, etkin, verimli, mutlu, sevecen ve huzurlu bir parçası olur.
Gönül coşkusuyla çevresine ve milli gelire olumlu katkılarda bulunur.
Biraz gayret!
********************
Bir insanın; diğer insana, eşine veya sevgilisine, tartışmada aşağıdan alması, ödün (taviz ) vermesi, azami sabır göstermesi, onun karşısında zayıf olduğundan değil, ona değer verdiğindendir. İnsan sevdiğine değer veriyorsa, egosunu ve inadını bir kenara bırakır, kavgayı uzatmaya değil, barışı getirmeye çalışır
*****************
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Adana’daki programı sona erince, Ankara’ya dönmek için tarifeli uçak kullandı ve uçağa binmek için vatandaşlarla birlikte sıra bekledi. Sözcü gazetesi (3.10.2019)
Türkiye’de bu davranışlar bir çoğalabilse! İnsanlar, özel yaşamlarında, önem ve değer açısından eşittir
******************
m